MAHKEMESİ : .....SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/02/2015NUMARASI : 2014/1001-2015/144Taraflar arasında görülen davada ...Sulh Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17.02.2015 tarih ve 2014/1001-2015/144 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkiline nakliyat poliçesiyle sigortalı cam emtiasının davalının taşıyıcısı bulunduğu araç ile Türkiye-Polonya nakliyesini müteakip hasarlı teslim edildiğini, 2.534,00 TL hasar bedelinin müvekkilince sigortalısına ödendiğini, davalı aleyhine girişilen icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, dava konusu malların Polonya'da yabancı menşeli bir firmaya satıldığını, davacı şirketin sigortalısının işbu mallar üzerinde herhangi bir hak iddia etmesinin mümkün olmadığını, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, CMR 32/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde davanın açılmadığını, CMR 30/1. maddesine uygun hasar bildiriminde bulunulmadığını, hasarın taşıyıcıdan kaynaklandığının ispat edilmediğini, zarar miktarının neye göre belirlendiğinin muallak olduğunu, CMR 23/1 ve 3. maddeleri uyarınca zararın belirlenmesi gerektiğini, taşıyıcının sınırlı sorumluğu bulunduğunu, CMR 27. maddesi uyarınca %5 faiz istenebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava konusu malın 18.04.2007 tarihinde kısmi hasarlı olarak teslim edildiği, CMR 32. maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 22.04.2008 tarihinde icra takibi yapıldığı, davalının zamanaşımı itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkin olup, mahkemenin 20.02.2014 tarihli davanın kısmen kabulü yönündeki kararı, davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığının incelenmesi ve davalının zamanaşımı definin değerlendirilmesi için Dairemizin 21.10.2014 tarihli 2014/8947 Esas 2014/16064 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş, mahkemece, bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan değerlendirme sonucunda yazılı gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Taraf sıfatı, dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir davanın tarafları, o davada gerçekten taraf sıfatını haiz değil ise, mahkemece, dava konusu esası hakkında inceleme yapılıp karar verilemez, davanın reddi gerekir. Sıfat (husumet) yokluğu, 1086 sayılı HUMK'ta bir dava şartı olmamakla birlikte, mahkemece resen gözetilmesi gereken bir husustur (KURU/ARSLAN/YILMAZ; Medeni Usul Hukuku, 2013, s.225). Bu nedenle, mahkemece, evvelemirde aktif dava ehliyeti yönünden bir inceleme yapılması, eğer davacının aktif dava ehliyeti mevcut ise, zamanaşımına yönelik itirazların değerlendirilmesi gerekirken, bu hususta hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.