MAHKEMESİ : VİRANŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/06/2009NUMARASI : 2004/109-2009/251Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, ortak miras bırakanları olan H.D.’den intikal eden 98 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının, dava dışı mirasçı M. D.’in, resmi evraklardaki sahtecilik işlemleri ve düzenlettirdiği sahte vekaletname kullanılarak davalılara temlik edildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptaliyle miras payları oranında adlarına tescili isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, sahtecilik işlemleri ile muvazaalı olarak taşınmazın davalılara temlik edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme neticesinde; taşınmazın sicil kaydının sahte işlemlerle devri sağlandıktan sonra davalı Halil’ e intikal ettirildiği ve ondan da yargılama aşamasında davalı İsmail’e devredildiği, buna göre ilk el durumunda bulunan Mehmet’e yapılan temlikin sahtecilik ile illetli olduğu, 2. ve 3. el konumunda bulunan Halil ve İsmail’in sahte işlemi bilen ve bilmesi gereken konumunda oldukları, TMK 1025 maddesi hükmü uyarınca 1023 maddesinin koruyuculuğunda bulunmadıkları belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.Ne var ki taşınmazın sicil kaydının tapuda intikale tabi tutulduğu ve böylelikle mirasçı paylarının sicil kaydına yansıtıldığı belirlendiğine ve bu durumda somut olayda TMK’nın 701 ve takibeden maddelerinde öngörülen elbirliği mülkiyeti değil, TMK 688 ve takip eden maddeleri hükümlerinde düzenlenmiş olan paylı mülkiyet durumu bulunduğuna ve davacılar tarafından payları oranında dava açılmış olduğuna göre kabul edilen davada davacıların payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken HUMK 74 maddesi göz ardı edilmek ve istekte aşılmak suretiyle dava dışı paydaşların paylarının da kabul kapsamına alınmış olması doğru değildir. Nitekim, sahtecilik işlemini gerçekleştiren Mehmet Diken’e de bu çerçevede pay verilmiş olup bu durum hakkın suistimalini gerçekleştirenin korunması anlamına gelecek ve TMK 2 ve 3. maddelerinin göz ardı edildiği anlamını taşıyacaktır.Hal böyle olunca davacılara ait dava konusu yapılan payların iptal ve tescili ile yetinilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Öyleyse davalıların değinilen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,13.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.