MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/02/2006NUMARASI : 2004/360-2006/78Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalıya ait 1189 ve 1190 parsel sayılı taşınmazların kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp tapu kayıtlarının iptalini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmazların keşfen saptanan kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan taşınmazlara ait sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1189 ve 1190 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 838 ve 939 sayılı kadastral parsellerin 28.2.1937 de kesinleşen kadastro sonucunda tapuya tescil edildiği görülmektedir.Bilindiği üzere, 14.3.2009 tarimli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 12. maddesinin 3. fıkrasına " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" cümlesi ve anılan yasanın 3. Maddesi ile de aynı yasaya " bu Kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki geçici 10. madde eklenmiştir.Öte yandan, 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen süre hak düşürücü süre olup kamu düzeni ile ilgilidir ve mahkemece davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekli olumsuz dava şartlarındandır.Somut olayda, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır.Öte yandan, bir tarafın dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olmasına rağmen, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir yasa hükmü yada yeni bir İnançları Birleştirme Kararı gereğnice davayı kaybetmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı başka bir deyişle davalının sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği kuşukusuzdur.Hal böyle olunca, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilmek suretiyle bir karar verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.