Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13179 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8852 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : NİĞDE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/12/2009NUMARASI : 2008/678-2009/705Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, tapuda davacı M. adına kayıtlı 2 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin, diğer davacı şirketin borçları nedeniyle teminat amaçlı olarak inanç sözleşmesi yapılarak davalıya devredildiğini, borçların ödendiğini, taşınmazların iade edilmediğini ileri sürerek, tapu iptali-tescil veya tazminat isteğinde bulunmuştur. Davalı, inanç sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmediğini, borç ilişkisinin devam ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava; inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacı tarafından ibraz edilen 05.02.2009 tarihli anlaşma protokolü başlıklı belgenin ve içeriğinin tarafların ve mahkemenin kabulünde olduğu tartışmasızdır. Bu durumda esas itibariyle BK.81. maddesi gözetilmek suretiyle sorunun çözülmesi yoluna gidilmesi gerekmekte ise de eksikliğin tamamlanması yoluyla getirtilen tapu kaydının incelenmesinde çekişmeli taşınmazların dava dışı kişilere temlik edildiği anlaşılmıştır. O halde, öncelikle HUMK'nun 186. maddesi uyarınca işlem yapılması zorunlu hale gelmiştir.Bilindiği üzere, Dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK.'nun l86. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Hal böyle olunca; mahkemece yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik işin esası bakımından inceleme yapılmasına yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.