MAHKEMESİ: KARABURUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/02/2009NUMARASI : 2008/90-2009/10Taraflar arasında görülen davada; Davacı, Hazineden satın aldığı 688 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu sehven gitti parseli olan 418 ada 2 parselin eski malik Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, 688 parselin 4071 Sayılı Yasa kapsamında olmadığı halde sehven davacıya satıldığını bu nedenle dava açıldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişmeli 418 ada 2 parselin imar uygulaması sırasında sehven Hazine adına tescil edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 4071 Sayılı Yasaya göre satın alınan taşınmazın imar uygulamasında yine satıcı Hazine üzerine kaydedildiği iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden;....parsel sayılı taşınmaz davalı Hazine adına kayıtlı iken 09.11.2006 tarih 2261 yev. nolu akit ile 4071 sayılı yasa uyarınca davacıya satış suretiyle temlik edildiği, bölgede yapılan imar uygulaması sonucu 688 parsel sayılı taşınmazın ... ada 2 ve ... ada 2 nolu imar parsellerine gittiği ve satış işlemi dikkate alınmayarak eski malik hazine adına imar parsellerinin tescil edildiği anlaşılmaktadır.Davacı imar işleminde hata yapıldığı satış sonrası tapuya tescil işlemi gerçekleştiği halde eski kayıtlar dikkate alınarak Hazine adına yapılan tescilin geçersiz bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Ne var ki, davalı Hazine tarafından eldeki davanın davacısı aleyhine 4071 sayılı yasaya göre yapılan temlikin yolsuz olduğu iddiasına dayalı olarak satışın iptali yönünde Mahkeme’nin 2009/21 esasına kayıtlı dava açıldığı belirtilmiştir. Gerçek hak sahibinin, diğer bir deyişle anılan yasa uyarınca davacıya yapılan satışın yolsuz yani illetten yoksun olup olmadığı sözü edilen davada belirlenecektir. O davanın sonucuna göre imar uygulaması sonucunda Hazine adına sicil oluşturulmasının haklılığı ve de haksızlığı ortaya çıkacaktır.Hal böyle olunca; Mahkeme’nin 2009/21 esas sayılı dava sonucunun eldeki davaya doğrudan doğruya etkisi bulunduğu gözetilerek, o davanın eldeki dava için bekletici sorun sayılması, orda verilecek karar doğrultusunda uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalı Hazine vekilinin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.