MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/03/2010NUMARASI : 2009/78-2010/70Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 4 parsel sayılı taşınmaza komşu 5 parsel maliki davalının taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davalı, binanın davacı taşınmazı satın almadan önce yapıldığını bildirip, davanın reddini savunmuş, karşı dava ile temliken tescil, birleşen dava ile de 5 parsel sayılı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinden bulunmuştur.Mahkemece, Asıl dava yönünden elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı-karşı davacı V. O.vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil karşı dava temliken tescil, birleşen dava ise asıl davanın davalısı tarafından açılan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davaların kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı- karşı davacı Vedat tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; 4 parsel sayılı taşınmazın davacı-karşı davalı Haydar adına, 5 parsel sayılı taşınmazında davalı-karşı davacı Vedat adına kayıtlı oldukları, 5 parsel sayılı taşınmazda bulunan yapıların bir bölümünün 4 parsel sayılı taşınmazına taşkın olduğu ve çekişmeli parsellerin imar uygulaması sonucu oluştuğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l Sayılı Yasanın 3290 Sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Somut olaya gelince, davaların her iki tarafı da kendilerine ait parselleri imar uygulamasından sonra satın almışlardır. Bu durumda 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca 5 parsel maliki davalı- karşı davacı V. bayiinin haklarına halef olmuştur. O halde yukarıda açıklanan ilkelerin eldeki davada uygulanması gerekmektedir.Öte yandan, TMK 725 maddesinin uygulanması imar işlemini ve imarla oluşan taşınmazın geometrik durumunu ortadan kaldırıcı bir sonuç doğuracağından bu tür bir davanın dinlenme olanağı da yoktur. Ancak mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir kararda verilmemiştir.Hal böyle olunca, mahkemece asıl dava yönünden 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi gözetilerek işlem yapılması, ecrimisil isteğinin de buna bağlı olarak reddedilmesi, karşı dava olan temliken tescil isteği yönünden de olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı-karşı davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.