MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/01/2010NUMARASI : 2007/255-2010/11Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı, dava konusu 3909 ada 2 parsel sayılı taşınmazda paydaş bulunduğunu ancak davalıların taşınmaza ev, bahçe yapmak suretiyle müdahalede bulunmaları sebebiyle taşınmazdan istifade edemediğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, alacak ve muhtesatların yıkımı isteklerinde bulunmuştur. Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece,davalılardan H.. K..’ın dava tarihinden önce ölmüş olması nedeniyle hakkında açılan davanın reddine, davalılar S. Y., B. N., D. S., H. Ç., A. T., H. B. U., M. K., H. S.,İ. Ö., Y. M., H. K., P. D., D. D., S. K., M. I., A. D., A. K., H.T., İ. U., M. Ç., S. Ö., M. S., İ. D., H. Y. ve H. K. yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalılar G. T., Ş. M. T., M. Y., Z. M. ve M. D., hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile bu davalıların davacının hissesine vaki elatmasının önlenmesine, yıkım talebinin reddine, davacının ıslah talebinin kabulüyle 6150 liranın davalılar Z.,G., M., Ş. M.’ten,18600 lira bedelin davalı F. K.’dan,5100 lira bedelin davalı A.’dan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Karar, davalı F. K.vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava ve birleşen davalar elatmanın önlenmesi, yıkım ve taşınmaza elatılan bölümün değerinin tahsilini isteklerine ilişkin olup, mahkemece istek doğrultusunda feragat ve ıslah da gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar sadece birleşen davanın davalısı F. tarafından temyiz edilmiştir. Davacı birleşen 2009/234 esas sayılı davası ile davalılar H.,F., A. hakkında kullandıkları yerin bedelinin tahsilini istemiş ve mahkemece buna karar verilmiştir. Gerçekten de, davalı F..’un davacının paydaş olduğu 2 parsel sayılı taşınmazda teknik bilirkişi krokisinde gösterilen 124 metrekarelik yere haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın el attığı sabittir. Davalı F.’un taşınmazda mülkiyetten ya da ayni halktan yahut da kişisel bazda bir hakkının bulunmadığı da tartışmasızdır. Hemen belirtilmelidir ki, TMK’nun 683. maddesi hükmü uyarınca bir şeye malik olan kimse o şey üzerinde kanunların elverdiği ölçüde tasarruf, idare ve yararlanma hakkı bulunduğu gibi o şeye dışarıdan gelecek tehlikeleri bertaraf etmek hakkına da haizdir. Buna göre davalının taşınmazda herhangi bir hakkı bulunmadığından TMK’nun 683 / 2. maddesi hükmü gereğince davacının davalıyı taşınmazdan uzaklaştırmak bakımından açacağı davanın da elatmanın önlenmesi davası olacağı kuşkusuzdur. Bunun yanı sıra taşınmazı kullanan kişinin taşınmaz malikine ödemekle yükümlü bulunduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilin de talep edilebileceği açıktır. Oysa somut olayda davacının elatmanın önlenmesi ve ecrimisilden kaynaklanan bir isteği bulunmamaktadır. İstek elatılan yerin zemin değerine ilişkindir. Bilindiği üzere taşınmazın çeşitli şekillerde kullanılması sebebiyle meydana gelecek değişikliklerden ötürü eski hale getirme bedelinin taşınmazın sürüm değerinden fazla olduğunun anlaşılması halinde davadaki istek gibi taşınmaz değerinin talep edilerek taşınmaz mülkiyetinin diğer tarafa devri olanaklıdır. Ne varki davada kararı temyiz eden F.. yönünden eski hale getirme gibi bir iddia bulunmadığı gibi bir elatma isteği ve ayrıca bir ecrimisil isteği de bulunmamaktadır. Öyleyse, davalı F.. yönünden dava dilekçesinde belirtilen istek bakımından açılan davanın dinlenmesine olanak bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalı F.’un, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.