Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13111 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1503 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :...Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili; müvekkillerinin desteği ..'nin trafik sigortası bulunmayan motosikletin ve ardından da traktörün çarpması sonucu 08.11.2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı anne ... ve baba ... için ayrı ayrı 2.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile, 1.750 TL cenaze ve defin gideri olmak üzere toplam 7.500 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı .... vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek, davanın kısmen kabulüne, davacı ... için 1.092,68 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve davacı ...için 50,00 TL cenaze gideri olmak üzere toplam 1.142,68 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasınagöre, davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.Somut olayda; mahkemece, destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesi için avukat bilirkişiden alınan 06.09.2010 tarihli raporda; davacı anne için 607,59 TL tazminat hesaplandığı, babanın tazminat alacağının bulunmadığının bildirildiği; davacılar vekilinin itirazı üzerine alınan 22.10.2010 tarihli bilirkişi raporunda; davacı anne için anne için 1.978,32 TL, baba için 390,72 TL tazminat hesaplandığı; yine davacılar vekilinin itirazı üzerine alınan 23.02.2011 tarihli üçüncü bilirkişi raporunda ise davacı anne için 1.092,68 TL tazminat hesaplandığı, babanın tazminat alacağının bulunmadığının bildirildiği; davacılar vekilinin tazminatın düşük hesaplandığı gerekçesiyle üçüncü rapora da itiraz ettiği ancak davalı vekili tarafından rapora karşı herhangi bir itiraz bildirilmediği; mahkemece, 23.02.2011 tarihli üçüncü bilirkişi raporuna göre karar verildiği anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında yanlardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, itiraz eden taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturur. Taraflardan biri bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğer tarafın itirazı üzerine ya da mahkemece kendiliğinden yeni bir bilirkişi raporu alınır ve sonuncu rapor, önceki rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, önceki rapor itirazda bulunmayan yönünden kesinleşeceğinden itiraz eden taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak gereği, mahkemece itiraz edenin lehine olan bilirkişi raporuna göre karar verilir. Buna göre, davalı tarafça itiraza uğramayan 22.10.2010 tarihli bilirkişi raporu, itiraz eden davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan mahkemece bu rapordaki miktara göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde, davacıların aleyhine olan 23.02.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.3-Mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporunda, davacı anne Safiye'nin çalışmadığı, herhangi bir gelirinin bulunmadığı belli olduğu halde, hesaplanan tazminattan %5 oranında yetiştirme gideri indirimi yapılmıştır. Esasen bu indirimin yapılabilmesi için davacının çalışan, geliri olan, desteğin yetiştirme giderlerini kısmen de olsa üstlenmiş olan kişilerden olması gerekmektedir. Oysa davacı anne ev hanımıdır, bir geliri yoktur. Yetiştirme giderleri davacı baba tarafından karşılanmaktadır. Bu itibarla, davacı anne için hesaplanan destek tazminatından yetiştirme gideri indirimi yapılması doğru olmamıştır.4-Borçlar Kanunu m.45/1 kapsamında ele alınması gereken defin masrafları, ölümle doğrudan doğruya ilgili olan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun bulunan giderlerdir. Davacılar vekili, dava dilekçesinde, desteklerinin ölümü nedeniyle müvekkillerinin katlandığı defin ve cenaze masraflarının da tahsilini istemiştir. Maddi tazminatın her türünün ispatı davacılara aittir. Ne var ki ölen her şahıs için yakınlarının veya ailesinin ya da ailelerden birinin mutlak surette bazı defin giderlerine katlandığının kabulü gerekir. Bu tür giderler her türlü delille ispatlanabilir. Bu konuda delil ibraz edilememesi halinde dahi TBK 50/2. Madde gereği mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sarfedilen giderleri tespit ettirmek zorunludur. Mahkemece, cenaze ve defin giderinin tespiti için alınan 14.04.2011 tarihli bilirkişi raporu da değerlendirilerek, yöresel örf ve adetler doğrultusunda yapılabilecek masrafların tespiti ile, BK.'nun 42/2 maddesi uyarınca bu kalem istek için tatmin edici bir tazminata hükmedilmek gerekirken, yazılı şekilde düşük miktarda cenaze ve defin giderine hükmedilmesi isabetli olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.