MAHKEMESİ : REYHANLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/03/2010NUMARASI : 2008/170-2010/249Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları F..'nin 630 sayılı parselin 1/2 payını aracı kullanmak suretiyle davalı oğluna mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı temliklerini sağladığını ileri sürerek, pay oranında iptal-tescile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, işlemlerin muvazaalı olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, işlemin muvazaalı olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilip, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; miras bırakan F..'nin üzerinde ev bulunan 630 parsel sayılı taşınmazda maliki olduğu 1/2 payını dava dışı F..'ye 03.12.1990 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, onunda 22.12.1992'de F..'nin oğlu davalı İsmet'e aynı şekilde satışlar devrettiği anlaşılmaktadır. Davacılar, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; miras bırakanın zengin ve varlıklı bir kişi olduğu, mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, taşınmazın gerçek değeri ile satış değeri arasında aşırı fark bulunduğu sabit olduğu, taşınmazda pay alan malik F..'nin taşınmazı hiç kullanmadığı anlaşılmaktadır.Öyle ise, anılan bu olgular, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın gerçek iradesinin aracı kullanmak suretiyle oğlu İ.'e mal kaçırma amaçlı temlik olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi hüküm altına alınan vekalet ücreti de doğru değildir.Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.