MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/07/2010NUMARASI : 2010/61-2010/250Taraflar arasında görülen davada;Davacı, paydaşı olduğu 104 parsel sayılı taşınmaza komşu 105 parsel sayılı taşınmaz bağımsız böllüm malikleri olan davalıların taşkın yapılaştığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve taşkın yapının yıkımına, geriye dönük 5 yıllık ecrimisilin davalılardan tahsilini istemiştir.Davalılar, iyiniyetli 3. kişi konumunda olduklarını, yapının tecavüzlü olduğunu bilemeyeceklerini, çekişmeli yapının niteliği ve hali hazırdaki fiili durumu itibariyle herhangi bir gelir getirmesinin söz konusu olmadığını, ihtarname çekilmediğinden ecrimisil istenemeyeceğini , taşkın yapı olduğunun saptanması halinde Türk Medeni Kanununun 725. maddesine uygun işlem yapılması gerektiğini belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece " davanın kabulünün kural olarak doğru olduğu, ancak karşı dava ile ecrimisil, savunma yoluyla temliken tescil isteği yönünden şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ve olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği" gerekçeleri ile bozulmuş olup, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldüMahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince işlem yapılarak asıl dava bakımından yazılı olduğu üzere ve Türk Medeni Kanununun 725. maddesi koşullarının olayda gerçekleşmediği saptanarak bu isteğin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddi ile aleyhlerindeki hükmün ONANMASINA,Ancak, davalılardan ( karşı davacılar) A.,Ö.,G. ,G.,E. N. karşı davalarında maliki oldukları 105 parsel sayılı taşınmazlarına asıl davanın davacısının elattığını belirterek ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.Gerçekten de mahkemece, keşfen elde edilen bilirkişi krokisinde yeşil ile gösterilen 226.28 m2 yere duvar yapıldığı bildirilmiştir. Oysa mahkemece anılan duvarın kimin tarafından yapıldığı hususunda bir araştırma ve inceleme yapılmış değildir.Öyle ise, mevcut duvarın kim tarafından yapıldığının tespit edilmesi, asıl davanın davacısı tarafından yapıldığının anlaşılması halinde belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken, bu hususun gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların ( karşı davacıların) bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK'nun 428. Maddesi gereğine BOZULMASINA,alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine, 9.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.