Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13082 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 9206 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : EDREMİT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/02/2009NUMARASI : 2007/669-2009/75Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalılar adına kayıtlı bulunan 548 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürüp tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, yıllardır kullandıkları taşınmazın kıyı ile ilgisi bulunmadığını, taraflar arasında aynı yer hakkında kesin hüküm bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamındaolduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.12.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili Avukat M. K.., Avukat Ö.E.. ile temyiz edilen Hazine vekili Avukat F. T.. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 09.05.1979 tarihinde yapıldığı, 20.11.1979 ‘da kesinleştiği ve davanın 13.12.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Her nekadar, nizalı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmasızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fırkası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 20.11.1979 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarih, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, yürürlüğe konulan hükümler kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan ve re'sen gözetilmesi gerektiğinden somut olayda, aleyhe bozma yasağı ilkesinin de uygulanma yeri bulunmadığı izahtan varestedir.Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilerek davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir ve her dava açıldığı tarihteki koşullara tabi olup, mahkemece yapılan araştırma ve uygulama neticesinde çekişme konusu taşınmazın 28.11.1997 tarih, 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre tanımı 3621 sayılı yasanın 4. maddesinde yapılan kıyıda kaldığı gözetildiğinde yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücreti ile harçtan davalının sorumlu tutulması gerekeceği gözetilmek suretiyle bir karar verilmek üzere hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekilleri için 625.00.'er-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 15.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.