Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13058 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8321 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/03/2014NUMARASI : 2012/122-2014/120Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece, gaipliğe ve bedel isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Hazine vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .............. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, 5737 sayılı Yasanın 17.maddesine dayalı tapu iptal ve tescil isteği ile açılmış, yargılama sırasında talep bedele dönüştürülmüştür.Mahkemece, taşınmazın yargılama sırasında satılması nedeniyle talebin bedele dönüştürüldüğü ve 5737 sayılı Yasanın 17.maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle gaipliğe ve bedel isteğinin kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu Arsa vasıflı 73 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 3/8 payı Osman Alsak adına kayıtlı olduğu, İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.02.2011 tarihli ve 2011/60 Esas, 2011/52 Karar sayılı veraset ilamı ile O.....A..........ın 08.12.1966 tarihinde öldüğü ve mirasçılarından eşi H......... A..............’ın da 26.04.1968 tarihinde öldüğü ve mirasının Hazine’ye ait olduğunun belirlendiğini, anılan veraset ilamına dayalı olarak O.............. A.................ın maliki olduğu paydan intikalen 3/32 payın Hazine adına tescil edildiği, ne var ki bu payın davadan önce 04.05.2012 tarihinde dava dışı kişiye satış suretiyle temlik edildiği, davacı vekilinin yargılama sırasında taleplerini Hukuk Muhakemeleri Kanununun 125. maddesi uyarınca bedele dönüştürdükleri anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; her ne kadar çekişme konusu taşınmazdaki davalı Hazine payının davadan önce dava dışı kişiye temlik edildiği anlaşılmış ise de, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince davacının talebini bedele dönüştürmesinde usulsüzlük yoktur.Öte yandan, bilindiği üzere; 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline ya da bedelin tahsiline karar verilebilmesi için taşınmazın mukataalı ya da icareteynli olup olmadığı, kayıt maliklerinin mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğinde kuşku yoktur.Ne var ki mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; Tapu Müdürlüğünün 31.12.2012 günlü karşılık yazısından Hazine'ye intikal eden payın K............Mu........Pa..... Va......n icareteynli olduğu anlaşılmasına rağmen Hazine’nin son mirasçı sıfatıyla pay edindiği Hatice Alsak’ın mirasçısı bulunup bulunmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmamıştır. Öte yandan, Hatice Aksak’ın ölü olduğu belirlendiğine ve nüfus kayıtları tespit edildiğine göre mirasçıları bulunup bulunmadığı belirlenmeden ve talep aşılmak suretiyle “mirasçılarının gaipliğine” şeklinde hüküm oluşturulmuştur../..Hâl böyle olunca, davalı Hazine’nin pay edindiği H....A.......’ın nüfus kayıtları nazara alınarak mirasçısı bulunup bulunmadığının tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması, toplanan ve toplanacak tüm deliller gözetilerek 5737 sayılı Yasanın 17.maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı Hazine’nin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.