MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/09/2014NUMARASI : 2012/223-2014/264Taraflar arasında görülen gaiplik ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ............... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, 5737 sayılı Yasanın 17. maddesine dayalı gaiplik ve taşınmazın ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satılması nedeniyle bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu kagir ev vasıflı 4 parsel sayılı taşınmazın 24.4.1953 tarihinde kadastroca 4/16 payının Hacator kızı Meryem, 3/16 payların da Abraham oğlu Osanta, Kapril, Hacator ve Karabet adlarına tespit ve tescil edildiği, tapu kaydında vakıf şerhinin bulunduğu, paydaşlardan Abraham oğlu Hacator ve Karabet’in paylarının 24.3.1960 tarihli ve 1350 yevmiye numaralı işlem ile tashih ve dava dışı kişilere satış işlemlerine konu edildiği, son olarak 22.06.2012 tarihinde taşınmazın tamamının dava dışı kişiye ortaklığın giderilmesi davası sonucu satıldığı, davacı Vakıflar İdaresinin, çekişme konusu taşınmazın paydaşlarından Hacator kızı Meryem ve Abraham oğlu Osanta’nın mirasçılarının tespit edilemediği, gaip kişilerden olduğunu ileri sürerek 5737 sayılı Yasanın 17.maddesi uyarınca gaipliklerine ve adlarına kayıtlı paylara karşılık gelen satış bedelinin tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline ya da bedelinin vakıflar idaresine ödenmesi için kayıt maliklerinin, mirasçılarının bulunup bulunmadığının, gaip olup olmadıklarının saptanması gerekmektedir.Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir. Şöyleki; Gaip oldukları ileri sürülen Hacator kızı Meryem ve Abraham kızı Osanta’nın mirasçılarının bulunup bulunmadığı, gaip kişilerden olup olmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmamıştır../..Hâl böyle olunca, çekişme konusu 4 parsel sayılı taşınmazın adı geçenler adına kadastro ile tespit ve tesciline dayanak tüm belge suretlerinin ve Hacator kızı Meryem ve Abraham kızı Osanta ile ırsiyet ilişkisi olan bir kısım paydaşların paylarını 24.03.1960 tarihli ve 1350 yevmiye numaralı işlem ile tasarruf ettikleri gözetilerek anılan işleme ilişkin tüm dayanak belgelerin getirtilmesi, anılan belgelerdeki verilerden yararlanmak suretiyle adı geçenlerin nüfus kayıtlarının temini edilmesi, öte yandan Hacator kızı Meryem’in 28.02.1938 tarihinde öldüğü dava dilekçesi ekinde ibraz edilen nüfus kaydından anlaşılmakla, ölüm kaydı bulunan kişi hakkında gaiplik kararı verilemeyeceğinin gözetilmesi, soruşturma eksiksiz tamamlanarak adı geçenlerin mirasçı bırakmadan ölüp ölmediklerinin ya da gaiplik koşullarının oluşup oluşmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken değinilen yönler üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Kabule göre de, davalı kayyım davada yasal hasım konumunda olduğundan karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, kayyımın harçtan muaf olduğu gerekçesiyle harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiş olması da isabetsizdir.Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.