MAHKEMESİ : KARTAL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/02/2010NUMARASI : 2006/672-2010/49Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 2556 ada 28 parsel sayılı taşınmazın A. o. H. adına kayıtlı olduğunu, bu kişiye gaip olması nedeniyle İstanbul Defterdarının kayyım olarak atandığını, 10 yıllık kayyımla idare sürenin dolduğunu ileri sürerek, A. o. H.’ın gaipliğine ve taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı Kayyım vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmaz malikinin gaip olduğu ve 10 yıllık kayyımla idare süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı Kayyım vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, Vakıflar İdaresi tarafından açılan gaiplik, iptal ve tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 588.maddesinde; “sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, o kimsenin gaipliğine karar verilir. Aynı yasanın 33/2,3 maddesi hükmünde de; “mahkeme gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilanla çağırır. Bu süre, ilk ilanın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır.” hükmü öngörülmüştür.Öyleyse, yukarıda değinilen düzenlenmeler gözetildiğinde bir kimse hakkında gaiplik kararı verilebilmesi için diğer koşulların yanında en az iki kez ilan yapılması zorunludur.Oysa, somut olayda, bir kez ilan yapılmış ve bununla yetinilmek suretiyle mahkemece sonuca gidilmiştir. O halde bir kez ilan yapılarak karar verilmesi doğru olmadığı gibi yapılmış olan ilanda kayıt maliki yerine başkaca kişinin isminin yazılması isabetsizdir.Ayrıca, 3561 Sayılı Yasa gereğince atanan kayyumun yasal hasım konumunda olması nedeniyle avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir. O halde davalı Kayyum vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.