Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13032 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 12270 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : HÜYÜK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/06/2010NUMARASI : 2010/54-2010/90Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaş bulunduğu 120 parsel sayılı taşınmazda fiili taksim ile kendisine ayrılan bölüme davalıların ahır yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, fiili kullanım biçiminin oluştuğu, ancak çekişmeli yerin ise kimin kullanımına terk edildiğinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmazda paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 120 parsel sayılı tarla nitelikli taşınmazda davacının 2/4, davalıların ise ¼ er payı bulunduğu kayden sabittir.Davacı, taşınmazın paydaşlar arasında fiilen taksim edildiğini, kendisine ayrılan bölüme davalıların yapılanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Yerinde yapılan keşif sonunda bilirkişinin hazırladığı rapor ve krokisinde (A) ile gösterilen bölümün fiilen davacının kullanımında olduğu, tapu kaydındaki hissesine göre (B) ile gösterilen bölümünde davacıya ait olması gerektiği, yapının (D) ile gösterilen taşkın kısmının (B) kapsamında kaldığı belirtilmiştir. Mahkemece, krokide (B) ile gösterilen bölümün kimin kullanımına bırakıldığının kanıtlanamadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.Oysa, aynı taşınmaz hakkında Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/268 esas sayılı dava dosyasında, eldeki davalıların davacı aleyhine açtıkları şufa davasında, bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve krokide paydaşlar arasındaki fiili taksim durumu ve sınırlar kırmızı çizgi ile gösterilmiş, ortadaki ağaçların sınır olduğu belirlenmiş ve taraflara ayrılan bölümlerin yüzölçümleri hesaplanmış olup, anılan mahkemece, belirlenen fiili taksim durumu benimsenerek davanın reddine karar verilmiş ve derecattan geçerek kesinleşmiştir.Bu durumda krokinin taraflar yönünden bağlayıcı olduğunda kuşku yoktur.Ne varki; yukarıda açıklanan şufa davasında esas alınan bilirkişi rapor ve krokisi eldeki davada keşif yerinde değerlendirilmemiş, çekişmeli bölümün o krokide kimin kullanımına ayrılan yerde kaldığı araştırılmamıştır.Hal böyle olunca, mahkemece yeniden keşif yapılarak derecattan geçerek kesinleşen şufa davasında benimsenen krokinin yerinde uygulanması, çekişmeli bölümün kimin kullanımına bırakıldığının tespit edilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.