MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat ... ile davacı asil ... ve vekili avukat ...'nin gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, avukat olduğunu, davalı ile 18.11.2009 tarihinde yaptıkları sözleşme ile davalının dava dışı ... emekli olması nedeniyle hakettiği kıdem tazminatı ve diğer haklarının alınması amacıyla 50.000.00.TL bedelli dava açması ve bunun karşılığında da 6.000.00.TL vekalet ücreti ile dava sonucunda mahkemece hükmedilecek karşı yan vekalet ücretinin kendisine ödeneceği hususunda anlaştıklarını, davalı adına dava dışı Belediye aleyhine açılan davanın lehe sonuçlandığını, 6.000.00.TL dava vekalet ücreti ile mahkemece 08.03.2012 tarihinde hükmedilen 7.966.00.TL karşı yan vekalet ücretine hak kazandığını, ayrıca mahkeme kararı ile ilgili olarak 18.04.2012 tarihinde ilamlı icra takibi yaptığını, dava dışı Belediye ile 08.08.2012 tarihinde yazılı anlaşma yaptıkları için herhangi bir haciz yapmadan takibi beklemeye aldığı sırada davalının 28.12.2012 tarihinde kendisini haksız olarak azlettiğini, azlin 31.12.2012 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen 28.12.2012 tarihinde başka bir avukatın davalı adına icra dosyasına vekalet sunduğunu ileri sürerek sözleşme vekalet ücreti olan 6.000.00.TL ve mahkemece hükmedilen 7.966.00.TL karşı yan vekalet ücreti ile icra takibinden dolayı hakettiği 11.341.79.TL icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 25.307.79.TL' nın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davacı avukatın icra dosyasında alacağın tahsili için gerekli işlemleri yapmadığınından dolayı haklı olarak azlettiğini, icra dosyasından dolayı vekalet ücreti talep edilemeyeceğini, sözleşme vekalet ücreti ve mahkeme karşı yan vekalet ücretini ise icra dosyasında tahsilat yaptığında ödeyeceğini aizlname ile bildirdiğini bu talepler yönünden dava açılmasının gereksiz olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davann kabulü ile 25.307.79.TL' nın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki 2. bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-İcra vekalet ücreti ile ilgili temyiz itirazı yönünden; Avukatın, vekil olarak borçları dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu' nun 505 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 506. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununun 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” Hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Avukat bu durumda ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davacı avukat ile davalı arasında yazılı ücret sözleşmesi ile avukat olan davacının davalıya hukuki yardımlarda bulunduğu, vekalet ilişkisinin 28.12.2012 tarihli azille sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacı avukat, azlin haksız olduğunu ileri sürerken davalı ise, davacının icra dosyasında görevini sadakat ve özenle yerine getirmediğini, azlin haklı olduğunu savunmuştur. O halde taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, azlin haklı olup olmadığı ile ilgili olup, ancak bunun sonucuna göre davalının vekalet ücreti ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilebilecektir. Davaya konu yapılan ... İcra Müdürlüğü' nün 2012/1624 Esas sayılı takip dosyasında, davalı lehine davacı avukat tarafından toplam 116.147.41.TL' nın tahsili amacıyla 18.04.2012 tarihinde icra takibinde bulunulduğu, 03.05.2012 tarihinde dava dışı borçlu Belediyenin anlaşma suretiyle ödeme yapmak istediğini bildirdiği, 08.08.2012 tarihinde davacı, davalı ve davalı borçlu Belediye ve vekili tarafından imzalanan protokol ile borcun 10.09.2012 tarihinde ödeneceği ve o tarihe kadar yapılan hacizlerin devam edeceği, ödeme yapılması halinde hacizlerin kaldırılacağının kararlaştırıldığı, borçlu Belediye tarafından 10.09.2012 tarihinden azlin gerçekleştiği 28.12.2012 tarihine kadar herhangi bir ödeme yapılmamasına rağmen davacı avukat tarafından herhangi bir işlem yapılmadığı ayrıca icra dosyası üzerinden davalı Belediye ile ilgili protokolde haciz olduğu ve hacizlerin devam edeceği yazılmasına rağmen gerek protokolden önce gerekse de protokolden sonra herhangi bir haciz talebinde bulunulmadığı ve haciz konulmadığı; buna göre davacı avukatın icra dosyası yönünden üzerine aldığı vekalet görevinin gereklerini tam ve sağlıklı olarak yerine getirmediği, davalının vekil olan davacıyı 28.12.2012 tarihinde yaptığı azilde haklı olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Az yukarıda da değinildiği gibi, Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olduğundan bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Bu itibarla somut olayda, sonuçlanıp kesinleşen dava dosyası nedeniyle sözleşme vekalet ücreti olan 6.000.00.TL, mahkemece hükmedilen 7.966.00.TL karşı yan vekalet ücreti dışında kalan .... İcra Müdürlüğü' nün 2012/1624 Esas sayılı icra dosyasındaki vekalet görevi tamamlanmadığından 11.341.79.TL icra vekalet ücreti talebinin mahkemece reddine karar verilmesi gerekirken az yukarıda yazılı şekilde bu talebin de kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 432,20 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.