Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12984 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11688 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : BOLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 09/06/2010NUMARASI : 2009/333-2010/263Taraflar arasında görülen davada;Davacı Vakıflar İdaresi, Türk Medeni Kanununun 588 maddesi uyarınca Hazine adına hükmen tescil edilen 8 parça taşınmazdaki çekişmeli payların “K.. K.. Vakfı”na ait olduğunu ileri sürerek tapuların iptalini ve vakfı adına tescilini istemiştir.Davalı Hazine, adı geçen Vakfın gerçek bir vakıf olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, Koca Kara Vakfı ile ilgili kayıtta vakfın bulunduğu yer olarak gösterilen Şeyhli Köyünün Bolu idari sınırları içinda kalmadığı, dolayısıyla taşınmazları kapsamadığı gerekçeyile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı Vakıflar İdaresi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu 8 parça taşınmazın nevi'nin dayanak tapu kayıtlarında, 1942 yılındaki kadastro tespit tutanaklarında ve çap kayıtlarında “K.. K. Vakfı” olarak yazıldığı; Hazine tarafından TMK.'nun 588. maddesine dayanılarak hasımsız olarak açılan 2002/21 esas sayılı davada, bu taşınmazlardaki çekişmeli pay maliklerinin gaipliğine ve paylarının Hazine adına tesciline karar verildiği, anılan kararın Nisan 2009'da sicile yansıtıldığı anlaşılmaktadır.Davacı Vakıflar İdaresi, taşınmazların aslının vakıf taşınmaz olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, K..K.. Vakfı'nın bulunduğu Ş.. Köyü'nün, taşınmazların yer aldığı Bolu İl sınırları içerisinde kalmadığı, dolayısıyla taşınmazların vakıf taşınmaz niteliği taşımadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, vakıf şerhinin taşınmaz kayıtlarındaki varlığını sürdürdüğü sürece hukuki sonuçlarını doğurmaya devam etmesi kaçınılmazdır. Diğer taraftan, şerhin silinmesi yönünde açılmış bir dava da yoktur.Hal böyle olunca, 2762 Sayılı Yasa'nın 2888 Sayılı Yasa ile değişik 29. maddesi ve sonradan yürürlüğe giren 5737 Sayılı Yasa'nın 17. maddesi hükümleri çereçevesinde işin esası değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru değildir.Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.