MAHKEMESİ : MURADİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/01/2010NUMARASI : 2008/8-2010/4Taraflar arasında görülen davada; Davacı, çekişme konusu taşınmazların 30.5.1973 tarih 85 nolu tapusu kapsamında kaldığı halde afet kadastrosunca davalı Hazine adına tesbit edildiğini, ancak taşınmaza afet konutu yapılmadığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Davanın Kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “......gerçekten de, davacının dayandığı kök tapu kaydının Hazinenin de taraf olduğu tescil ilamı ile oluştuğu haritasının bulunduğu sabittir. Ancak, önceden açılıp takipsiz bırakılan ve açılmamış sayılmasına karar verilen davanın yargılaması sırasında kurulan hükmün Dairece, tescil haritasının uygulama yeteneğine haiz olmadığına değinilmek suretiyle bozulduğu görülmektedir. Esasen, bu olgu mahkemeninde kabulündedir. Buna göre, mahkemece çekişme konusu yerlerin tapunun sınırlarına göre kapsamında kaldığı benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğru ise de, tescil ilamı ile oluşan sicil kaydı kapsamının paydaşlar arasında taksime tabi tutulduğu ve 4 parça olarak ayrı ayrı sicil kayıtlarının oluşturulduğu sabittir. O halde, paydaşlar arasında taksimle benimsenen kayıt kapsamının kayıt maliklerini bağlayacağı tartışmasızdır. Başka bir anlatımla, paydaşların düzenledikleri ve kabullerinde olan tapuya yansıyan taksime ilişkin haritanın mahkemece yerine uygulanmak suretiyle kapsamının belirlenmesi, çekişme konusu yerlerin bu kapsamda kalıp kalmadığının saptanması zorunludur. Oysa, mahkemece bu yönde bir uygulama, araştırma ve inceleme yapılmış değildir” gerekçesiyle bozulmuş olup, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu kaydına dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının dayandığı temel tapunun hazinenin de taraf olduğu 1953/109 E. 1954/47 K. Sayılı tescil ilamı ile oluştuğu, ancak dayanağı krokinin fenni sıhhate haiz olmadığı, diğer bir deyişle uygulanabilirliğinin bulunmadığı, anılan hususun açılmamış sayılmasına karar verilen Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/9 E. 2000/45 K. Sayılı dosyada Dairece vurgulandığı, ayrıca Daire kararında tapu kaydının sınırları itibarıyla miktarı ile geçerli olduğuna da değinildiği, sonradan 7269 Sayılı Yasa uyarınca yapılan afet kadastrosunda parseller oluşturulduğu ve davacıya da 87, 88, 89, 90 ve 91 nolu parsellerin verildiği mahkemece önceden verilen kabul kararının Dairece temel tapunun oluşumundan sonra paydaşlarca yapılan taksim sırasında oluşturulan planın paydaşlarını bağlayacağına değinilerek kararın bozulduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan ilke ve olgular ile somut olay değerlendirildiğinde taksimden sonra davacı adına oluşan kayıt ve plan (kroki) temel tapunun kapsamının miktarı ile geçerli olması ve bu tapuya karşılık davacıya verilen parsellerin miktarı gözetildiğinde davacıya miktarından fazla yer verildiği duraksanmayacak biçimde saptanmıştır.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.