Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12830 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5848 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, 2002 yılının Nisan ayında, müvekkilinin evinin damında çalışırken, mevzuata aykırı olarak evin çok yakınından geçen elektrik tellerine elindeki demir çubuğun değmesi sonucunda, elektrik akımına kapılarak yaralandığını ve davacının her iki kolunun da bileğinden kesildiğini, olayda davalının kusurunun bulunduğunu, davacının çalışamayacak durumda ve bakıma muhtaç olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 6.000,00 TL maddi ve olay nedeniyle duyulan üzüntü ve ızdıraptan dolayı 9.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 15.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, olayda davalının kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının kendi tedbirsizlik ve dikkatsizliği sonucu elektrik akımına maruz kalarak kollarının kesilmesine sebebiyet verdiği ve davalının hiçbir kusurunun olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz. (G.Antalya B.Hukuku Genel Hükümler C.1.2012.İst.sh.533.535.)Tehlike esasına dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası'nın 58. maddesi gereğince "…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." Belirtilen yasal düzenleme gereğince davalıların zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlı sonuçlarından sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın, olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki nedensellik bağının kesilmiş olmasıdır.Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturur. Burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir.Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, yine de çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır(Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15)Somut olayda, davacının 04.04.2002 tarihinde evinin damında çalışırken, davalı şirkete ait elektrik tellerine, elinde bulunan yaklaşık 6 metre uzunluğundaki demir çubuğun değmesi sonucu elektrik akımına kapılarak yaralandığı ve her iki elinin de bileklerinden kesildiği anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında düzenlenen ve mahkemece hükme esas alınan 16.06.2004 tarihli Bilirkişi Raporunda, tellerin emniyet mesafesinden fazla uzunlukta olduğu, davalının kusursuz olduğu, davacının dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucunda olayın meydana geldiği belirtilmiş, davalı şirketin kusursuz sorumluluk kapsamında tehlike sorumluluğu hususuna rapor içeriğinde değinilmemiş olup, Bilirkişi Raporu dava konusu olay içeriğine uygun bulunmamıştır.Mahkemece, enerji nakil hattının projesine uygun olup olmadığının tespiti için, ilgili belediyeden binanın ve enerji nakil hattının imar durumlarının, plan ve projelerin celbedilmesi, elektrik tellerinin olayın meydana geldiği binaya olan yatay ve dikey mesafelerinin belirlenmesi, davalı şirket açısından tehlike sorumluğuna ilişkin değerlendirmeler içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle belirtildiği, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi heyetinden ( Ankara veya İstanbul mahkemeleri aracılığıyla) bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.