Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12817 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10276 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Takibin taliki veya iptaliYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:KARARBir kısım borçlular vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; müvekkillere aleyhine diğer borçlular... .. ve ....... ve ..... ile birlikte müşterek ve müteselsil borçlu kılındıkları ilama dayalı olarak başlatılan takipte, adı geçen bir kısım borçluların alacaklı vekilince ibra edildiğini, kendilerinin de bu ibra nedeniyle borcun yarısından kurtulduklarını, bu nedenle İcra Dairesi'nce dosya hesabının yeniden yapılarak fazla yatırdıkları teminatın kendilerine iadesini talep ettiklerini, ancak taleplerinin reddedildiğini belirterek anılan kararın iptalini istemiştir. Mahkemece, İİK 'nun 33.maddesi anlamında belge ibraz edemedikleri, dayanılan ibra belgelerinde şikayetçi borçluların ibra edildiğine dair beyanın bulunmadığı, müteselsil borçlu olmaları nedeniyle de borçta hangi oranda ve miktarda kurtulacaklarının yargılamayı gerektirdiği ve dar yetkili icra mahkemesinde bunun yapılamayacağı belirtilerek istemin reddine karar verilmiş, hüküm şikayetçi borçlular vekilince temyiz edilmiştir.Müteselsil borçluluk, bir irade beyanı veya kanun hükmü dolayısı ile bir edimin birden ziyade borçlularından her birinin tamamını ifa etmekle yükümlü bulunduğu, alacaklının ise tamamını ancak bir defa elde etmek üzere edimi borçlulardan dilediği birinden talep etmeye yetkili olduğu ve borçlulardan birinin ifası veya ifa yerini tutan fiiliyle diğerlerinin bu oranda alacaklıya karşı borçtan kurtulacakları bir birlikte borçluluk halidir ...................). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun müteselsil borçluluk durumunu düzenleyen dördüncü bölümü kapsamında kalan 166. maddesinin son bendinde ise; alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesinin diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtaracağı belirtilmiştir.İİK'nun 33.maddesi 2. bendinde; icra emrinin tebliğinden sonraki devrede gerçekleşmiş ödeme ve imhale dayanan geri bırakma istekleri mutlaka noterlikçe re’sen düzenlenmiş yada tasdik olunmuş belgeye veya icra tutanağına dayandırılmalıdır. Anılanmaddeye göre alacaklı tarafından imzası ikrar edilen belgeye yer verilmemiş ise de, Yargıtay yerleşik uygulamasına göre alacaklının ibraname vasfında olan belgedeki imzayı kabul etmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği, ancak alacaklı tarafından ibraname altındaki imzanın inkar edilmesi halinde İcra Mahkemesi'nce bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuca gidilmesinin mümkün olmadığı kuralı benimsenmiştir. (Prof. Dr....... ve. .. Cilt :3 1993-sayfa 2284)Somut olayda takip konusu ilamda, şikayetçi borçlular ile ibra edilen borçluların 2.728.376 ABD doları ile 485.000 TL nin faiziyle birlikte müşterek ve müteselsil borçlu olarak sorumlu kılındıkları, alacaklı tarafından takibin tüm borçlular aleyhine başlatıldığı ve takip sonrası aşamada alacaklı vekilinin borçlu..... ve... .. .. ve... yi takip dosyası borcundan ibra ettiğine dair tarihsiz belgelerin takip dosyasına sunulduğu, şikayetçi borçlular vekilinin bu belgelere dayanarak kendilerinin de ibra nedeniyle takip konusu borcun 1/2 sinde kurtulduklarından bahisle işlem yapılmasını talep ettikleri, İcra Müdürlüğü'nce talebin reddedildiği anlaşılmaktadır.O halde Mahkemece yukarıda yazılı yasal düzenlemeler ve açıklamalar gereğince; öncelikle duruşma açılarak, icra dosyasına sunulan ve İcra Dairesince 13.01.2014'de havale edilen ibra belgeleri, alacaklılar vekiline gösterilerek imza ve içeriği sorularak kabulü halinde, ilamda borçluların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ve ibra nedeniyle diğer borçluların da borcun yarısında kurtulacakları nazara alınarak sonuca gidilmesi yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ: Borçlular vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 388/4. ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine 10.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.