Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12752 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 10047 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : REYHANLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/03/2010NUMARASI : 2008/402-2010/180Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları Ü..'in eşinin vefatından sonra kendisinden yaşça küçük davalı ile evlendiğini ve evliliğin bedeli olarak istenen 871 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, kalan 1/2 payından vasiyetname ile davalıya bırakıldığını, miras haklarından mahrum bırakıldığını ileri sürerek, muvazaalı işlem sonucu oluşan kaydın payları oranında iptal ve tescilini istemişlerdir.Davalı, davanın reddini savunmuş, karşı davasında murisin davacılara karşı davalılara taşınmaz verdiğini belirtip değerlendirilmesini istemiştir.Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir.Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Asıl ve karşı dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı Ü..'in 871 parsel sayılı taşınmazının 1/2 payını davalı eşine satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazda kat irtifakı tesisinden sonra 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Davacılar, işlemin muvazaalı ve mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.Davalı F.. ise karşı davasında; murisin davacılara (karşı davalılara) da taşınmaz verdiğini aynı dava içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.Dava konusu yapılan 871 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının miras bırakan tarafından 26.4.2000 tarihinde davalı eşine satış suretiyle temlik ettiği, 1/2 payın muris üzerinde kaldığı ve 26.3.2005 tarihinde kat irtifakı tesisi ile 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin davalı, 1 nolu bağımsız bölümün ise muris adına tescil edildiği görülmektedir.Davacılar, miras bırakanın 2.eşi olan davalıya taşınmazdaki payını düğün hediyesi olarak bedelsiz verdiğini ileri sürmüş, mahkemece de devir işleminin düğün hediyesi olarak yapıldığı ve muvazaalı olmadığı gerekçe olarak belirtilerek dava reddedilmiş ise de; işlemin mahkemece de bedelsiz olduğu kabul edilmiştir. Gerçekten de, murisin mal satmaya ihtiyacının olmadığı, davalının alım gücünün bulunmadığı, çekişme konusu taşınmazın 1/2'sini satış suretiyle davalı 2.eşine 26.4.2000 tarihinde devrettiği, üzerinde kalan 1/2 payı ise 21.10.2002 tarihli vasiyetname ile yine davalıya bıraktığı dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı ile sabittir.Öyle ise, asıl davada, dava konusu edilen taşınmaz bakımından işlemin muvazaalı ve mal kaçırma amacıyla yapıldığı anlaşıldığından asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğinde kuşku yoktur. Davacıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Keza, karşı davadaki davacının (davalının) isteği bakımından ise, mahkemece iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle red kararı verilmiş ise de, anılan isteğin ne olduğu, dava dilekçesinde dayanılan hukuki sebebin niteliği ve vasıflandırılması yapılmamıştır.O halde, davalı (karşı davacıya) dava dilekçesinin açıklattırılması, ondan sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Karşı davacı (davalının) bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün yukarıda açıklanan nedenlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.