Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili davacının, davalı diş hekimiyle (1998 yılında) üst dişler çekilerek yerlerine kemik tozu konulduktan sonra 4 adet implant yapılması ve her iki çene için 28 porselen diş yapımı hususunda anlaştıklarını (karşılığında 4000 Dolar+4000 Mark verileceğini); tedavinin başlamasından itibaren 10 yıllık bir süre geçtiği halde tedavinin tamamlanamadığını ve ciddi sağlık problemleri yaşadığını, 10 yıllık süre geçtiğinden implantların kullanma süresinin de dolduğunu; bu konuda daha uzman olan (Prof.) hocaya giderek tedavisini yaptırdığını; ancak, davalının, davacı ile birlikte hocaya giderek ücreti (21.750 TL) üstlendiği halde, edimini yerine getirmediğini, kendisinin ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek; ödediği ücret ve diğer tedavi süresince yaptığı masraflar nedeniyle 30.000 TL maddi ve çektiği acı ve ızdırap nedeniyle de 100.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu savunup; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; “Tüm dosya münderecatı, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının diş tedavisini üstlenen davalı, eser sözleşmesinin gereği olarak davacının diş tedavisini beklentilerine cevap verecek şekilde yapmak zorundadır. Davalı tarafından 2001-2008 tarihleri arasında uygulanan 6 adet implanttan 2008 yılı Nisan-Temmuz ayları arasında önceki uygulanan implantlardan iki tanesinin sökülerek ilave dört implant uygulandığı, ancak davalı tarafından yapılan implantlardan birinin kırıldığı, bir parçasının da üst çenede kemik içinde kaldığı, kısa implant uygulanması sebebiyle implant çevresinde kemik kaybının bulunduğu, davalı tarafından uygulanan tedavinin hatalı olduğu, doğru yapılması halinde implantların süresiz kullanılması gerektiği ve eser sözleşmesinde davalının kusursuz sorumluluğu bulunduğu gözetildiğinde; yapılan işin tıbbın gereklerine uygun şekilde yapılmadığı, hastanın beklentilerini karşılar nitelikte de bulunmadığı, gerek bilahare davacının tedavisini uygulayan Prof.Dr.P.. S..'nın tanık olarak Mahkememizce alınan ifadesi, gerekse bilirkişi raporundaki tespitler gereğince davalı tarafından yapılan implantlardan sonra davacının bir başka doktora yeniden yaptırmak zorunda kaldığı tedavi giderlerinden sorumlu olması nedeniyle maddi tazminat talebinin 21.750,00 TL açısından kısmen kabulüne ve hekim ile hasta arasında yapılan anlaşma gereği, davalı tarafından diş tedavisinin tam anlamı ile yerine getirilmemesi ve istenmeyen sonuçların meydana gelmesi nedeniyle davacının B.K.nun 49.maddesine göre manevi tazminat talep etme hakkı doğduğundan, davacının meydana gelen olay nedeniyle yaşamış olduğu üzüntü ve ızdırapta dikkate alınarak, tarafların ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları ile birlikte değerlendirilerek M.Y.nın 4.maddesi hükmü kapsamında hak ve nesafet kuralları birlikte değerlendirilmiş ve 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur, gerekçesiyle” davanın kısmen kabulüne, 21.750,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın 07.07.2009 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, maddi ve manevi tazminat ile iligli fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Davada, davalı diş hekiminin üstlendiği davacının çenesinde 4 adet implant ve her iki çenede 28 porselen diş yapımı hususundaki edimini, tıbbın gereklerine uygun yerine getiremediği, davalı tarafından uygulanan tedavinin hatalı olduğu; bu nedenle, davacının maddi ve manevi zarara uğradığı iddia edilerek, tazminat talep edilmiştir.Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; “...Davalıdan alınan son radyografi incelemesinde bazı implantların uygulanma sürelerinin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmiştir. Bazı implantlar sökülmüş ve yerlerine yeni implantlar yapılmıştır. Bu sebeplerden dolayı eski yapılan tedaviler hakkında kesin bir yorum yapılabilmesi güçtür.” denilmektedir.TMK.nun 6.maddesine göre, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir. Toplanan tüm delillere, bilgi ve belgelere, iddia, savunma ve alınan bilirkişi raporuna göre, davacı taraf, davalı diş hekiminin yaptığı implantları ve protez dişleri tıbbın gereklerine uygun olarak yapmadığına ilişkin iddiasını ispatlayamamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne dair hükmün kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.