Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12717 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 10834 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : KURUCAŞİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/04/2009NUMARASI : 2006/53-2009/22Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, miras bırakan K. T..'nun 127 ada 8 sayılı parselini davalı oğluna temlik ettiğini, işlemin ehliyetsizlik ve muvazaa nedeniyle geçersiz bulunduğunu ileri sürerek iptal- tescil olmazsa tenkis istemişlerdir.Davalı, davanın reddini savnumuştur.Mahkemece, miras bırakanın işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunun Adli tıp raporuyla saptandığı gerekçesiyle birleştirilen dava yönünden satış işleminin iptaline ; asıl dava yönünden ise davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis ; birleştirilen dava ise ehliyetsizliğe dayalı satışın ve tapunun iptali isteklerine ilişkindir.Mahkemece, birleştirilen davanın kabulüyle satış işleminin iptaline; asıl davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 127 ada 8 sayılı parselin miras bırakan K. T..'ya ait iken 3.6.2005 tarihinde davalı oğluna satış yoluyla devredildiği; K. T..'nun 6.1.2006'da ölümüyle, geride mirasçıları olarak davalı oğlu ve davacı iki kızı ile dava dışı iki torununun kaldığı; Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporla K.T..'nun akit tarihinde hukuki ehliyetinin bulunmadığının saptandığı görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki, davada dayanılan sebeplerden birisinin ehliyetsizlik olması durumunda, kamu düzeniyle ilgisi ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenmesi gereğinin ortadan kalkması nedeniyle ilk önce ehliyetsizlik iddiası üzerinde durulması asıldır. Öte yandan, ehliyetsizlik hukuksal sebebine dayanılarak açılan davalar tereke adına açılan davalardan olup tüm mirasçıların davada yer almaları zorunludur. Diğer taraftan, birleştirilen davada ileri sürülen şatış işleminin iptali isteğinin sicilin iptali anlamına geldiğinde kuşku yok ise de, sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğuracağından, böyle bir uygulamanın Devletin benimsediği, bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarının belirlenerek sicile bağlaması yolundaki genel ilke (dolu pafta sistemi) ile bağdaşmayacağı açıktır.Hal böyle olunca, öncelikle miras bırakan K. T..'nun mirasçılarından olan ve davada yer almayan iki torununun davaya olurlarının alınması ya da M.K.'nun 640. maddesi uyarınca miras şirketine temsilci atanması suretiyle davanın görülebilirlik koşulunun sağlanması; ondan sonra, birleştirilen davadaki iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek birleşen davanın davacı tarafına ayrıca tescil davası açması için imkan tanınması, dava açılması halinde her iki davanın birleştirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen usul eksiklikleri giderilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Tarafların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.