Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12676 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12304 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 07/07/2006NUMARASI : 2004/378-2006/317Taraflar arasında görülen davada;Davacı, Hazine davalı adına kayıtlı 1170 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, özel mülke konu olamayacağını ileri sürerek tapunun iptal ve terkini isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.3.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden M. Z.. ile temyiz edilen Hazine vekili Avukat C. S..geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin ve vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, 1170 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkindir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden özellikle eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden çekişmeli taşınmazın öncesinde 938 ve 939 parseller olarak 1937 'de tescil edildiği, 29.1.1959 tarihinde ifraz edilerek 1170 parsel sayılı ifraz parsellerinin Samandağ Belediyesi adına tescil edildiği 25.8.1961 tarihinde dava dışı kişiye satış suretiyle temlikinden sonra 31.5.1963 tarihinde anılan taşınmazı davacının satın almak suretiyle malik olduğu eldeki davanın 22.6.2004 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Her nekadar nizalı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de 25.2.2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2.maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinin 3.fıkrasına eklenen "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır." ve 3.maddesi ile eklenen geçici 10.maddesinin "bu kanunun 12.maddesinin 3.fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır." şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi ve çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı keşfen belirlendiğine göre davacı Hazinenin dava tarihinde haklı olduğu gözetilerek davalının tüm yargılama giderleri ve Avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 7.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.