Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12615 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 10494 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : İZMİR 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/06/2009NUMARASI : 2007/147-2009/242Taraflar arasında görülen davada:Davacı, miras bırakan babası M.. Ö.’den hile ile vekaletname almak suretiyle davalı Sevim’in 3 parsel sayılı taşınmazdaki 31 nolu bağımsız bölümü vekalet görevini kötüye kullanarak kız kardeşi olan davalı E..’ye temlik ettiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı S.’in vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle miras bırakanın 3 parsel sayılı taşınmazdaki 31 nolu bağımsız bölümünü diğer davalı E.’ye temlik ettiğinin belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alında. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, özellikle dava dilekçesi içeriğinden; miras bırakan M.Ö.nin 29.11.2006 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızı A. davalı eşi S. ile dava dışı çocukları G. ve M.'in kaldıkları, davacının, davalı .'in, miras bırakandan hile ile aldığı vekaletnameyi kullanarak, miras bırakana ait çekişme konusu 3 parsel sayılı taşınmazdaki 31 nolu bağımsız bölümü kız kardeşi olan diğer davalı E.'ye satış suretiyle temlik ettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerin ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunduğu, taşınmazın halen davalı E. adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, vekaletin hile ile alındığı iddiası, vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasını da içermekte olup, bu olgunun mahkemenin de kabulünde olduğu sabittir. O halde, davacı, vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasıyla eldeki davayı açtığına ve miras payı oranında istekte bulunduğuna göre, miras bırakanın davacı ve davalı S. dışında mirasçılarının da olduğu gözetildiğinde, anılan iddianın ancak tereke adına açılacak davalarda ileri sürülebileceği, terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olması ve elbirliği mülkiyetinde Türk Medeni Kanununun 701 ila 703. maddeleri gereğince ortakların belirlenmiş payları bulunmayıp her birinin hakkının ortaklığa giren malların tamamına yaygın olması nedeniyle paya yönelik isteklerin dinlenemeyeceği tartışmasızdır.Hal böyle olunca, pay oranında istekte bulunulamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428 maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,1.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.