Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12587 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11960 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ÇEŞME ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/06/2010NUMARASI : 2010/71-2010/264Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalıların mirasbırakanı İ. A. adına kayıtlı 260 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp, tapusunun iptali ile sicilden terkinini istemiştir.Davalılar,davanın reddini savunmuşlardır.Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş,bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan taşınmaza ait sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda, henüz kesin hüküm halini almamış davalara da uygulanacağı öngörülen ve 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 12/3 maddesine ilave düzenlemeler getiren 5841 Sayılı Yasa hükümleri gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir.Mahkemece, 28.11.1997 tarih, 5/3 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre taşınmazın tamamının 3621 Sayılı Yasanın 4.maddesinde tarifi yapılan kıyıda kaldığı görülmektedir.O halde, bu belirlemeye göre davacı Hazinenin dava tarihi itibariyle davasında haklı olduğu sabittir.Ne varki, sonradan yürürlüğe giren yasa uyarınca davanın reddine karar verilmiş olması, davalıların yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulmamasını gerektirmez.Hal böyle olunca, yargılama giderleri ile davada vekil ile temsil edilen davacı yararına avukatlık ücretinin takdir ve tayin edilerek davalıların sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerindedir.Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.