MAHKEMESİ : ANKARA 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/04/2010NUMARASI : 2008/464-2010/144Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 2098 ada 46 parsel sayılı taşınmazı davalının haksız kullandığını ileri sürüp, elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazı Ankara Büyükşehir Belediyesinden kiralamak suretiyle 10 yıldır kullandığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazı davalının haksız kullandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.11.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat D. Ö.ile temyiz edilen vekili Avukat A. P. G. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Gerçekten de, kayden davacıya ait çaplı taşınmazı davalının haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın tasarruf ettiği ve davalının kiracılık savunmasının kayıt malikini bağlamayacağı gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Bu yöne ilişkin davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, davalı açılan dava sırasında taşınmaza iyi niyetli olarak tesis niteliğinde muhtesatlar yaptığını ve bu durumun davacı bakımından haksız zenginleşmeye sebebiyet verdiğini belirterek enkaz bedeli belirlenip hüküm altına alınmadan davanın kabul edilemeyeceğini savunmuştur.Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanununun 994. maddesi, 1. fıkrası, “iyi niyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir” hükmünü, 995. maddesi, ikinci fıkrası ise, “iyiniyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların tazminini isteyebilir” hükmünü içermektedir.Anılan yasal düzenlemelerde, öngörülen talepler müstakil bir davaya konu teşkil edebileceği gibi kendisine karşı açılan bir davada da savunma yoluyla ileri sürülmesi olanaklıdır. Esasen davalı da bu yönde bir istekte bulunmuştur. Öyle ise, davalının iyi veya kötü niyetli zilyet olduğu hususları ortaya konularak buna göre istek değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi doğru değildir. Yapılacak olan değerlendirme sonucunda, iyiniyetli olmayan zilyet için söz konusu değilse de, davalının Türk Medeni Kanununun 994. maddesi hükmü uyarınca,ö iyiniyetli olduğunun saptanması ve mahkemece de kabulü halinde hüküm altına alınacak zorunlu ve faydalı giderler bakımından davalı yararına hapis hakkının varlığının da gözetilmesi iktiza edeceği tartışmasızdır.O halde, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 30.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.