Davacı vekili, müvekkilinin Hatay Kırıkhan’daki “Hatay Kral Künefe Salonu" isletmesine ait ibareyi 2002 yılında tescil ettirdiğini ve davalının da 2005 yılında aynı sınıflarda tescil ettirdiği “Kral Antakyalı Künefeci Esat 1970’den bugüne + şekil" ibareli markanın “Kral “ kelimesini ön plana çıkararak kullandığını, görsel ve işitsel açıdan farklılığının olmadığını, müvekkili markasıyla iltibas yaratıldığını ileri sürerek, davalı markasının hükümsüzlüğüne, müvekkiline ait markaya tecavüzün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili adına tescilli “Kral Antakyalı Künefeci Esat 1970’den bugüne + şekil" ibareli markayı 1970 yılından beri kullandıklarını, iltibas yolu ile haksız rekabetin söz konusu olmadığını, aynı hizmet türüne ilişkin olsalar da farklı coğrafi alanlarda bulunmaları nedeniyle aynı müşteriye hizmet verme ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen, bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı markasının davacı markasına karşı vaki bir tecavüz olmadığı, davalı adına tescilli “ Kral Antakyalı Künefeci Esat 1970’den bugüne + şekil" ibareli markanın hükümsüz kılınmasını gerektirecek nedenlerin mevcut bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2) Dava, davacı markası ile davalı markasının benzerliğinin iltibasa yol açtığı iddiasına dayalı 556. Sayılı KHK’nin 42. maddesi uyarınca davalı markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemenin kabulünün aksine her iki markanın esaslı unsurunu “Kral" ibaresi oluşturmakta olup, markalarda yer alan diğer unsurlar da iltibası ortadan kaldırıcı mahiyette değildir. Bu itibarla mahkemece davacının öncelikli hak sahibi olması olgusu da nazara alınarak davalı markasının hükümsüzlüğü yerine, davanın reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.