Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12515 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 7553 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ : TATVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/03/2008NUMARASI : 2006/211-2008/43Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları M.K.kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla çekişme konusu taşınmazlarını muvazaalı biçimde davalı oğullarına temlik ettiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle dava konusu 190 sayılı parsel dışındaki parseller yönünden davanın kabulü ile taşınmazların davalılar M.C.K.A.ve M.adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle bu davalılar ile davacılar adına tesciline, davalı Ş.yönünden husumet yokluğundan, dava konusu 190 sayılı parselin dava dışı kişi adına kayıtlı olduğundan davanın davalı Ş.ve 190 sayılı parsel bakımından reddine karar verilmiştir.Karar, davalılar vekili ve davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.11.2008 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Ş.A. vs.vekili Avukat M. B. ile yine temyiz eden G. H. vs.vekili Avukat M.E.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, miras bırakanın 190 parsel sayılı taşınmaz dışındaki çekişmeye konu edilen diğer parseller yönünden yapmış olduğu temliklerin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu mahkemece belirlenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Diğer taraftan; çekişmeye konu edilen 190 parsel sayılı taşınmazda M. oğlu M.. K.ın malik olarak gözüktüğü kayden sabittir.Davacılar, çekişmeli 190 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak kadastro tespiti sırasında yanlışlık yapıldığını, taşınmazın malikinin miras bırakanları A.oğlu M. K.olduğu halde M.oğlu M.K.adına yazılmak suretiyle sicil kaydı oluşturulduğunu ileri sürmüşlerdir.İddianın bu niteliğine ve içeriğine göre 190 sayılı parsel bakımından, davada dayanılan hukuki sebebin muris muvazaası olmadığı açıktır.Öyleyse, davacıların iddialarının dayanağı itibarıyle olayda 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunduğu söylenemez.Esasen; dava açılırken muris muvazaası hukuksal nedenine dayanılmış olmakla beraber işin temyiz aşamasında yukarıda değinilen gerekçe ile 190 sayılı parsel yönünden davanın irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüş, bu konuda mahkemece bir soruşturma yapılmadığı bildirilmiş ise de; bu konuda HUMK'nun 83.ve takip eden maddelerinde öngörüldüğü şekilde usulü dairesinde bir ıslah yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece bu husus gözetilmek suretiyle bu parsel (190 sayılı parsel) yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasıda doğrudur.Davacıların tüm, davalıların öteki temyiz itirazları yerinde değildir reddine,Ancak davada, miras payı oranında istekte bulunulduğu halde, yargılama aşamasında davanın kabul edilmesi halinde terekeye döndürülmesi şeklinde isteğin genişletildiği ve mahkemece bu istek kabul edilerek taşınmazların tüm mirasçılar adına tesciline karar verildiği görülmektedir.Bilindiği üzere, HUMK.' nun 87.maddesinin son fıkrasındaki "... müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ve böylece ıslah yoluyla müddeabihin artırılabileceği ve isteğin genişletilebileceği olanaklı hale gelmiştir.Oysa, davacılar tarafından terekeye iade şeklindeki talep bakımından usulü dairesinde bir ıslahın yapılmadığı dosya kapsamı ile sabittir.O halde, çekişmeye konu edilen taşınmazlar yönünden (190 parsel sayılı taşınmaz hariç) davadaki isteğe bağlı kalınarak miras payları oranında tapuların iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken, istek aşılmak suretiyle HUMK.'nun 74.ve 75.maddelerine aykırı biçimde terekeye döndürülmesi şeklinde karar verilmiş olması doğru değildir.Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına,peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.