Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.07.2008 tarih ve 2008/32-2008/934 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalıların oturduğu evden sızan sular nedeniyle dava dışı sigortalıya yapılan ödemenin davalılardan rücuen tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, davalıların icra takibine itirazı sonunda takibin durduğunu ileri sürerek, davalıların itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davalılar hakkındaki icra takibinin Şişli İcra Müdürlüğünde başlatıldığı, davanın görüldüğü Bakırköy İcra Müdürlüğünde başlatılan icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece, davalılar hakkındaki icra takibinin Şişli İcra Müdürlüğünde başlatıldığı ve davanın görüldüğü yer mahkemesinin bulunduğu Bakırköy Adliyesi İcra müdürlükleri bünyesinde, icra takibi yapılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmişsede dosya içeriğinden, davalıların, haklarında başlatılan icra takibinde icra dairesinin ve itirazın iptali davasının görüldüğü mahkemenin yetkili olmadıklarına ilişkin yetki itirazlarının bulunmadığı gibi davalıların adreslerinin de Bakırköy ilçesi hudutlarında, davanın görüldüğü yer mahkemesinin yetki alanında olduğu ve alacaklı tarafça takibe konu edilen alacağın, niteliği itibari ile de kesin yetki hallerine ilişkin olmadığı anlaşılmakla, mahkemece, davanın esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.