MAHKEMESİ : SUSURLUK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/03/2009NUMARASI : 2008/186-2009/116Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları babaları N..’nin maliki olduğu 34 parsel sayılı taşınmazı davalılardan oğlu olan A..N..’a satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve mirasçılar adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davalı G.. yönünden davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini ve iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalı A.. N..’a temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescil isteği ile açılmış, mahkemece davacıların payı oranında iptal ve tescile karar verilmiş olmasına karşın, karar yalnız davalı tarafça temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakanın satışa ihtiyacının bulunmadığı, davalı ile birlikte işletmeyi sürdürdükleri ve daha sonra işletmeyi de davalı oğlu A.. N.’a devrettiği, gerçek değer ile temlik değeri arasında fahiş fark bulunduğu gözetilerek miras bırakan tarafından A. N.’a yapılan temlikin muvazaalı olduğu belirlenerek, davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ancak, miras bırakan tarafından davalıya temlik edilen 24 parsel sayılı taşınmaz, daha sonra yoldan ihdas edilerek belediyece davalı A. N.’a satılan 3.48 m2’lik 33 parsel sayılı taşınmaz ile birleştirilmiş ve 34 parsel sayılı taşınmaz oluşmuştur. Bu durumda kabule göre mahkemece 24 parseldeki davacıların miras payının 34 parsele oranlanması suretiyle iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, sonradan tevhit edilen 3.48 m2 lik bölümü de kapsar biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Öte yandan, dava tüm mirasçılar adına tescil isteği ile açılmış, mahkemece pay oranında karar verilmiştir. Ne varki, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmediğinden, bu yönü ile bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak davalı G..’in dava dilekçesinde sözü edilen istek doğrultusunda iştirakin sağlanması açısından ve yasal gereklilik nedeniyle davalı olarak gösterilmesi doğru ise de, pay oranında iptal ve tescile karar verildiğine göre, bu davalı açısından husumet nedeniyle ret kararına karşın yargılama giderleri ve avukatlık parası ile sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, dava dilekçesinde gösterilen dava değeri üzerinden avukatlık ücretinin takdir ve tayin edilmesi gerekirken, keşfen belirlenen ve fakat yargılama aşamasında harcı ikmal edilmeyen değer üzerinden fazla vekalet ücretinin hüküm altına alınmış olması da isabetsizdir. Davalıların, temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.