Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12442 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 9298 - Esas Yıl 2012
Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil; birleştirilen davada faydalı ve zaruri masraflar ile ücret ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı karşı davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakim Ş.D.'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:KARARDava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; birleştirilen dava faydalı ve zaruri masraflar ile birlikte bekçilik ve kapıcılık hizmetlerinden kaynaklanan ücret ve tazminat isteklerine ilişkin olup, Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; asıl davanın Bakırköy 9. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde ikame edildiği ve bu Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle 16.07.2009 tarihinde davanın görev yönünden reddine karar verildiği ve kararın 03.09.2009 tarihinde kesinleştiği; davacı vekilinin 25.09.2009 hakim havale tarihli dilekçe ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini istediği, bu şekilde dosyanın intikal ettiği görevli asliye hukuk mahkemesinde yukarıda yazılı olduğu üzere işin esası bakımından karara bağlandığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; her hadise vuku bulduğu tarihteki yasal düzenlemeye tabi olup, davanın görevsizlikle karara bağlandığı tarih itibariyle 1086 sayılı HUMK'un yürürlüktedir. O halde, anılan bu Yasa'nın 193. maddesinin gözetilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Esasen, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 448. maddesinde de tamamlanmış olgularda HMK'nın uygulanmayacağı öngörülmüştür.Öyleyse, bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Bakırköy 9. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren HUMK'un 193. maddesinde öngörülen 10 günlük süre içerisinde davacının dilekçe vermek suretiyle dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini istemesi gerekirken, görevsizlik kararının kesinleştiği 03.09.2009 tarihinden itibaren yasada öngörülen ve hak düşürücü süre niteliğinde olan 10 günlük sürenin geçmesinden sonra 25.09.2009 tarihinde dilekçe verildiği gözetildiğinde, Mahkemece, HUMK'un 193. maddesi hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, işin esası bakımından yazılı şekilde karara bağlanması doğru olmadığı gibi; birleşen dava yönünden de, olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir.Davalı karşı davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.mad-desi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.