Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12421 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3306 - Esas Yıl 2014
Mahkemece hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine
denildiği halde kararın gerekçesinde hangi alacağın hangi sebeple
reddedildiği açıklanmamıştır. Dosya kapsamından bir kısım isteğin
zamanaşımı sebebiyle reddedildiği anlaşıldığından bu sebeple reddedilen
miktar üzerinden davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi
gerekirken bu yönün gözetilmemesi de doğru olmamıştır.
DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda
verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından
istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya
incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce
de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi
delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik
görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan
temyiz itirazlarının reddine,
2-)Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 Sayılı İş Kanununda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda
ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler
tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul
ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve
sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir.
Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak
belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak
kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe
kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça
belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı
anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323.
maddesinin 2. fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde
ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel
özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan
işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal
işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve
adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi
amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen
ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin
tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş,
işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar
dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği
yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları
gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı
tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla,
ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği
araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca
gidilmelidir.
Somut olayda, davacı aylık ücretinin net 1500.00 TL. olduğunu iddia
etmiş, davalı ise davacının asgari ücretle çalıştığını belirtmiş;
davacı tanıkları davacının ücretinin aylık 1100.00 TL. olduğunu
bildirmişlerdir. Mahkemece ücret konusunda araştırma yapılmadan davacı
tarafından dosyaya sunulan ve davalı şirket tarafından Garanti Bankası
İskenderun Şubesine hitaben yazılan davacının 1500.00 TL. maaş aldığına
dair belge esas alınarak yapılan hesaplama dikkate alınarak işçilik
alacaklarına hükmedilmiştir. Davalı yargılama sırasında anılan belgenin
davacının kredi almasını kolaylaştırmak için verilmiş olup gerçek ücreti
yansıtmadığını savunmuştur.
Davacı tanıkları davacının (1500.00 TL’nin altında) 1100.00 TL.
Ücret aldığını beyan etmişlerdir. Mahkemece davacının yaptığı iş, eğitim
durumu, mesleki kıdemi ve çalışma süresi belirtilmek suretiyle ilgili
meslek odaları, sendikalar, işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücret
araştırması yapılarak davacının ücretini belirlenerek işçilik
alacaklarını bu ücrete göre hesaplatılması gerekirken bu yön
gözetilmeksizin davacının kredi alabilmesi için bankaya hitaben
düzenlenmiş belgedeki ücret miktarının esas alınması hatalı olmuştur.
3-)Kabule görede, dosya kapsamından davacı taleplerinin bir
kısmının zamanaşımı sebebiyle reddedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece
hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine denildiği halde
kararın gerekçesinde hangi alacağın hangi sebeple reddedildiği
açıklanmamıştır. Kaldı ki, dosya kapsamından bir kısım isteğin
zamanaşımı sebebiyle reddedildiği anlaşıldığından bu sebeple reddedilen
miktar üzerinden davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi
gerekirken bu yönün gözetilmemesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan
sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde davalıya
iadesine, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.