1- Mahkeme hükmü davalı B.e 21.01.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi, HUMK'un 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 11.02.2011 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve % sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir. Öte yandan bir kısım davalılar vekilinin temyiz dilekçesine cevap adı altında yapılan katılma yoluyla temyiz talebi de katılma yoluyla temyizin ancak davanın karşı tarafının temyiz talebine karşı başvurulabilecek bir kanun yolu olması nedeniyle temyiz süresinin geçmesinden kaynaklanan hak kaybını gidermeye elverişli değildir.2- Davalı D.Ö. davadan önce ölmüş olup, onun hakkındaki dava tefrik edilerek 2009/529-237 sayılı dosyadan davanın reddine karar verildiği halde, asıl dosyada da bu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, bu konudaki gerekçe ile davanın reddine dair hüküm fıkrasının 1.bendi arasında çelişki bulunması nedeniyle de hüküm usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca daha önce hakkındaki dava tefrik edilen D.Ö. karar başlığında adının yazılı olması da doğru değildir.3- Davalının dava açılmadan önce ölmesi halinde davanın reddi gerektiğine, mirasçıların bu davada yer alamayacağına dava dilekçesinde kanuni noksan bulunduğundan söz edilerek, mirasçıların davaya katılmasıyla davanın yürütülemeyeceğine ve ıslah yoluyla bunun gerçekleştirilmesine olanak bulunmadığına dair İçtihadı Birleştirme Kararı (04.05.1978, 4/5, RG 01.06.1978, S.16303) uyarınca, ölü kişinin taraf ehliyeti (Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.50, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m.38) bulunmamaktadır.Buna rağmen, hüküm fıkrasının 2. bendinde birleşen davanın davalısı olduğu belirtilerek M.G.hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ise de hem asıl hem de birleşen 2010/36 E.Sayılı dosyada M.G. hakkında açılmış bir dava bulunmamaktadır. Ayrıca M.G. nüfus kaydına göre, 13.08.1980 tarihinde öldüğü ve bu nedenle hakkında dava açılması da mümkün olmayan M.G. hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇYukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenle davalı B.G. vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, 2 ve 3 numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan B.G. dışındaki diğer davalılar yararına hükmedilen 825t duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.