Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapmaSuç Tarihi :18/06/2011Hüküm : MahkûmiyetTemyiz Eden : Sanık müdafiiDosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :1- Hükme esas alınan ve duruşmada okunduğu belirtilen Konya Adli Emaneti'nin 2012/7211 sırasında kayıtlı bulunduğu anlaşılan gizli soruşturmacı raporu, gizli soruşturmacı talep ve görevlendirme kararının aslı veya onaylı örnekleri ile ses ve görüntü kayıtlarının denetime olanak sağlayacak biçimde dosya içerisinde bulundurulmaması,2- Gizli soruşturmacının ancak TCK'nın 220. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan "örgüt kurma" ve "örgütü yönetme" suçları ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması şartıyla CMK'nın 139. maddesinde sınırlı olarak sayılan diğer suçlar için görevlendirilebilir. Bunlar dışındaki suçlar nedeniyle görevlendirilen gizli soruşturmacı "adlî kolluk görevlisi değil ise" topladığı deliller hukuka aykırıdır.Gizli soruşturmacı olarak görevlendirilen kişi "adli kolluk görevlisi ise" hukuki statüsü gizli soruşturmacı olmayıp "kimliğini gizleyen adli kolluk görevlisidir" ve kollukla ilgili kanunlar ile CMK'daki hükümlerde yer alan genel yetkisi ve görevi kapsamında olmak üzere, Cumhuriyet savcısının sözlü veya yazılı emirleri doğrultusunda delil toplayabileceğinden, bu nitelikte topladığı deliller hukuka uygundur.Sanığın suçu ve olayla ilgili tutanakları kabul etmemesi karşısında; suçla ilgili tutanağı düzenleyenlerin adlî kolluk görevlisi olup olmadıklarının tespiti, adli kolluk görevlileri ise diğer tanıklar gibi kimlikleri gizlenmeden ve sanık ile müdafiine soru sorma olanağı da tanınarak tanık olarak dinlenmeleri, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,3- Kabule göre, hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunmasıBozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 18/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.