Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12346 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 16896 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :İzmir 3. Aile MahkemesiTARİHİ :8.6.2011NUMARASI :Esas no:2010/918 Karar no:2011/615Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından kusur belirlemesi ve davacı yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının maddi tazminata ilişkin temyiz itirazları yersizdir.2-Diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Mahkemece; boşanma sebebi olarak kabul edilen "davalının eşine kırıcı söz ve davranışları ve davacının halen bakire olması, onun kişilik haklarına saldırı niteliğinde" görülerek davacı yararına Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi gereğince manevi tazminat takdir edilmiştir. Davalı, hükmün boşanmaya ilişkin bölümünü temyiz etmemekle beraber manevi tazminatın dayanağı olarak gösterilen olayların sabit olmadığını belirterek gerekçeyi temyiz ederek hükme karşı çıktığına göre, boşanma bakımından kabul edilen kusur, aleyhine kesinleşmiş sayılamaz. Bu bakımdan manevi tazminata esas alınan olayların sabit olup olmadığı incelenmiştir.Dosyaya sunulan ve manevi tazminata esas alınan 14.9.2010 tarihli doktor raporunda gösterilen bulgular, cinsel ilişkinin kurulamadığını kabule elverişli ve yeterli değildir. Cinsel ilişkiye rağmen bakire kalınması rapordaki açıklamaya göre mümkündür. Dinlenen tanık beyanlarından da tarafların cinsel ilişkiyi gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır. O halde yerel mahkemenin davacıyı bakire kabul ederek, manevi tazminat için bunu gerekçe yapması doğru olmadığı gibi, davalının davacıya kırıcı söz ve davranışlarda bulunduğuna ilişkin somut bir delil de bulunmamaktadır. Davalının gerçekleşen ve boşanma sebebi oluşturan kusurlu davranışı, evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmasıdır. Bu ise davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemez. Davalının, eşinin kişilik haklarına saldırı sayılabilecek başkaca bir kusuru da ispatlanamamıştır. Öyleyse davacının manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple manevi tazminat yönünden davalı yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.