Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12325 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11294 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : ÜMRANİYE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/06/2010NUMARASI : 2008/346-2010/240Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 533 parselde 4/72 paydaş olduğunu, taşınmazda tek katlı binasının bulunduğunu, Alemdağ Belediyesince yapılan imar uygulaması sonucu binasının 464 ada 2 parselde kaldığını, kendisine 464 ada 3 parselin verildiğini ileri sürerek, 464 ada 2 parselin tapusunun iptaliyle adına tescilini olmadığı taktirde bina bedelinin tahsili isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, tapu iptal tescil talebinin davalı TOKİ yönünden husumet nedeniyle, diğer davalılar yönünden imar uygulaması iptal edilmediğinden reddine, tazminat talebinin TOKİ ve Çekmeköy Belediyesi yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptal tescil olmadığı taktirde muhtesat bedelinin tahsili isteğine ilişkin olup mahkemece iptal ve tescil isteğinin reddine, muhdesat bedelinin davalı gerçek kişilerden tahsiline, TOKİ ve Çekmeköy belediyesi aleyhindeki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; sicil kaydının iptali istenen 467 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 2981/3290 Sayılı Yasanın 10/c maddesi hükmü uyarınca imar şuyulandırması neticesi oluştuğu, şuyulandırma işleminin idari karara dayandığı ve idari karar İdari Yargı yerinde iptal edilmedikçe bir başka ifade ile sicil illetten mücerret duruma düşürülerek yolsuz tescil oluşmadığı sürece iptal ve tescil davasının görülemeyeceği gözetilerek bu istek bakımından davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Diğer taraftan davacının kadastral parsele yapmış olduğu binanın imar uygulaması ile davalı gerçek kişilere mal edilmesi sebebiyle mahkemece her ne kadar kaim bedele hükmedilmişse de bunun doğru olduğu söylenemez. Zira taşınmaz maliki muhtesatı yapan kişiye karşı el atmadan dolayı bir dava açmadıkça arzın maliki davalıların kaim bedel ödemesine yasal açıdan imkan yoktur. Anılan bu husus gözetilerek bedel isteğinin de reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu yön bozma kapsamına alınmamıştır. Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; Davalılardan Çekmeköy Belediye Başkanlığı aleyhindeki davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş olması doğrudur. Ancak, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesinde “…Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur…”denilmektedir. Ne var ki mahkemece anılan düzenlemenin göz ardı edilmek suretiyle Davalı Belediye adına fazla avukatlık ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir. Kabul tarzı itibarıyla da eksik harç ikmal edilmediği halde keşfen belirlenen değer üzerinden fazla avukatlık parası tayin ve takdiri de doğru değildir. Hal böyle olunca, davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.