MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/04/2014 tarih ve 2011/710-2014/101 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 17/11/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av.... davalı ... ve ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı gerçek kişilerin davalı şirketin ortakları olduğunu, davacının 2010 yılı başından itibaren şirket yönetiminin dışında bırakıldığını, hatta içeriye girmesine dahi izin verilmediğini, şirketlerin varlıklarının azaltıldığını, borçlarının ise arttığını, şirketlerin kötü yönetildiğini ve zarara uğratıldığını, müvekkili ile diğer ortaklar arasında 2010 yılından beri ciddi anlaşmazlıklar baş gösterdiğini, bir çok ceza davasının açıldığını, şirketlerin kuruluş gayesini gerçekleştirme imkânının kalmadığını, davalı ortakların şirketlerin elde ettiği gelirleri şahsi hesaplarına aktardığını, grup şirketlerin dayanağı tespit edilemeyen işlemler ile borçlandırıldığını, müvekkilinin denetim hakkının elinden alındığını, tüm bu hususların şirketin haklı nedenle feshi nedeni olarak öngörüldüğünü ileri sürerek, davalı şirketin haklı nedenle feshini, tasfiye memuru atanmasını, yönetim zafiyeti nedeniyle şirkete kayyım atanmasını, davalı şirket ortaklarının şahsi hesaplarına aktarmış oldukları paralardan şimdilik kaydıyla 10.000 TL'nın iadesine veya tasfiye payından düşülmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ..., ... vekili, feshi istenen şirketin aktif bir şekilde çalıştığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı ..., hissesini devrettiğinden davalı şirket ile ilgisinin kalmadığını savunmuştur.Davalılar ... ve ... vekilleri, davanın usulden ve esastan reddine istemiştir.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, dava tarihi itibarıyla davalı şirketin müdürlerinin görev süreleri ile temsil ve ilzam yetkilerinin devam ettiği, davalı şirketin dört ortaklı olduğu, şirketin faal halde bulunduğu, güçlü bir mali yapıya sahipolduğu, feshi için bir sebep bulunmadığı, davacının aktarılan paralar yüzünden şirketin zarara uğratıldığına ilişkin iddiasının ispatlanamadığı davalı şirketin fesih ve tasfiyesi için gerekli haklı sebeplerin tespit edilemediği, fesih ve tasfiye davasının şirkete açılması gerektiği gerekçesiyle davalı ... hakkındaki dava atiye bırakıldığından açılmamış sayılmasına, davalılar ..., ..., ... hakkında açılan davanın husumet yokluğundan usulden, davalı şirket aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, fesih ve tasfiye istemine ilişkin davanın feshi istenilen şirket tüzel kişiliğine yöneltilmesinin gerekmesine göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, davalı şirketin haklı nedenle feshi, tasfiye memuru atanması, yönetim zafiyeti nedeniyle şirkete kayyım atanması ve ortaklardan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda feshi için haklı neden oluşmadığı sonucuna varılarak davalılardan şirket yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.Oysa, dava sebebinin dayandığı TTK'nın 549/4. maddesinde haklı sebep kavramı yasada açıkça tanımlanmamış ise de, her davada, hukuki ve maddi olayların özelliği dikkate alınarak ileri sürülen nedenlerin haklı sebep teşkil edip etmeyeceği hususunun irdelenmesi gerekir. Şirketin devamlı olarak zarar etmesi, kuruluş ve gayesinin gerçekleşmesine imkan kalmaması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar, ortağın bakiye sermaye borcunu ödemekte temerrüdü gibi sebepler TTK'nın 549/4. maddesinde yer alan haklı sebeplere örnek olarak sayılabilir.Somut olayda davacı ile davalı ortaklardan özelikle ... arasında bir kısmı mahkumiyetle sonuçlanmış çok sayıda adli olayın yaşandığı, bu bağlamda davacıya karşı fiziksel şiddet boyutuna varan eyleminde mahkeme kararı ile sabit olması karşısında kabulün aksine davalı şirketin feshi için haklı nedenin oluştuğunun kabulü zorunludur. Ancak, karar tarihinde yürürlükte olan 6102 Türk Ticaret Kanunu'nun 636/3. maddesine göre, haklı sebeple limited şirketin feshi istendiğinde, mahkeme, istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. 6102 sayılı Kanun'un Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında 6103 sayılı yasanın 3. maddesine göre TTK'nın yürürlüğe girmesinden önceki olaylara da uygulanır.Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı şirketin feshi için haklı nedenin oluştuğu ilke olarak kabul edilmek ve 6102 sayılı yasanın 636/3. maddesi hükmü tartışılmak ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yanlış ilkeden hareketle eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.