a- Dosya kapsamından trafik kazası sonucu davacılar Ö.O.'un eşi H.O.'un oğlu olan davacılardan L.O.'un sağ bacakta kısalık, sağ dizde hareket kısıtlığı ve %17.2 oranında sürekli maluliyetine yol açacak şekilde yaralandığı anlaşılmıştır.Yaralananın birlikte yaşadığı eş ve annesi olan davacılar Özlem ve H.O.da yaralanmanın bu nitelik ve derecesi itibariyle manevi tazminat isteminde bulunmuşlar, mahkemece istemleri reddedilmiştir.Kural olarak bedensel zarar sebebiyle tazminat ileri sürme hakkı zarar görene aittir. (B.K.m.47) Ancak, kişisel hakları zarara uğrayanların da tazminat talep hakları vardır. (B.K.m.49) Burada da, kural olarak, doğrudan doğruya zarar görme koşulu mevcuttur. Ancak, kişilik değerlerinin kapsam ve çerçevesi de hayatın olağan akışına, yerleşik değer yargılarına ve tecrübe kurallarına dayalı olarak belirlenecektir. Bir kimsenin beden ve ruh tamlığının ihlali sonucunda, onun yakınlarının da korunan varlıkları doğrudan zarara uğramış olabilir. BK.m.49 genel bir kural olup, öngördüğü koşullar gerçekleştiğinde, ruhsal uyum ve dengesi sarsılanın, kişilik değerlerine arasında önemli ve üstün bir yeri vardır ve kişilik hakkı aile ilişkilerini de kapsar.Somut olayda, yaralanmanın niteliği ve buna bağlı sonuçlarıyla aile ilişkisi göz önünde tutulduğunda, yaralanın eşi ve annesi olan davacıların kişilik değerlerinde eksilme duygusunu yaşadıkları, tecrübe kurallarıyla sabit olup; ayrıca bu bakımdan bir ispat yükümlülüğü altında dahi değillerdir. Mahkemece davacılar Ö. ve H.O. hakkında da uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.b- Dava dilekçesinde hükmolunacak tazminatların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istenmiştir. Ancak, mahkemece hüküm fıkrasının bazı bölümlerinde isteğe rağmen bu şekilde hüküm kurulmaması doğru bulunmamıştır. Kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.3- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların pasif dönemde, aktif dönemde elde ettikleri gelirin %70'ini elde edecekleri kabul edilerek zarar hesabı yapılmıştır. Ancak Dairemizin yerleşik uygulamaları da dikkate alınarak, pasif dönemde davacıların asgari ücret düzeyinde gelir sağlayacağı kabul edilmek suretiyle maddi tazminatın kapsamının belirlenmesi ve hüküm altına alınması gerekir. Karar, bu sebeple yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇTemyiz edilen kararın yukarda (2/a-b) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacılar yararına, (3) numaralı bentte göterilen sebeplerle davalı yararına BOZULMASINA tarafların diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle (REDDİNE) 22.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.