Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12258 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11850 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : BOZDOĞAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/12/2009NUMARASI : 2008/113-2009/209Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 783 parsel sayılı taşınmazını davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, temlikten sonra davalının edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, kaydın iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, davacı iddialarının doğru olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının iddiasını kanıtladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, akde aykırılık nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının kayden maliki olduğu çekişme konusu 783 parsel sayılı taşınmazını 21.02.2008 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı R..'a temlik ettiği anlaşılmaktadır. Davacı, taşınmazı bakım karşılığı temlik ettiğini, davalının bakım koşulunu yerine getirmediğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekirki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.Öte yandan, BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”Uyuşmazlığın değinilen hüküm (BK.nun 517/son maddesi) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.Somut olayda, gerçekten de çekişme konusu taşınmazın bakım karşılığı davalıya temlik edildiği kayden sabittir. Dinlenilen davacının yeğeni E... dışındaki tanıklar, bakım koşulunun yerine getirilmediği yönünde dosyaya yansıyan bir beyanda bulunmamışlardır. Esasen, davacının yeğeni E...'in davacının yanına gelmesinden sonra davalının yapacağı bir şeyin kalmadığı, sorunların çıktığı ve davacının kendisine yeğeni Ekrem'in bakmasını istediği anlaşılmaktadır. Öyle ise, dosya kapsamı ile birlikte, tarafsız olan tanık beyanlarına değer verildiğinde, bakım koşulunun yerine getirilmediğini söyleme olanağı yoktur. Ancak, zaman zaman koşulun yerine getirilmemesi davalıdan kaynaklanan bir sebepten ötürü olmayıp, davacıdan kaynaklandığı gözetildiğinde Borçlar Kanununun 517.maddesi hükmünün somut olayda tatbik edilmesi gerekeceği düşünülmelidir.Hal böyle olunca; tarafların sosyal ve içtimai, ekonomik ve mali durumları araştırılarak Borçlar Kanununun 517.maddesi hükmü uyarınca davacıya takdir edilecek irat bağlanması konusunda bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.