Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12246 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10366 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İZMİR 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/04/2014NUMARASI : 2013/448-2014/161Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi ..........'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.Davacı, davalı Zerrin ile birlikte kayden paydaş oldukları 2135 ada 11 sayılı parseldeki çekişme konusu 3 adet dairenin anılan davalı tarafından kiraya verilmek suretiyle gelir elde edildiği halde payına karşılık hiçbir bedel ödenmediğini ileri sürerek 2004 yılından itibaren hesaplanacak ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava konusu dairelerin vergilerini ödediğini, faydalı ve zorunlu masraflar yaptığını, ayrıca dava konusu dairelerin zaman zaman da boş kaldığını belirterek cevap dilekçesiyle takas ve mahsup talebinde bulunmuştur.Mahkemece, dava konusu dairelerin davalı tarafından kiraya verilmek suretiyle gelir elde edildiği ve davacıya bir bedel ödenmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 2135 ada 11 parsel sayılı taşınmazın “kargir iki ev” niteliği ile 1/2'şer oranda tarafların murisi Tahir ve Gülsüm adına kayıtlı iken Tahir payının mirasçıları olan davanın tarafları ile dava dışı Gülsüm adına 16.5.1986 tarihinde intikâl ettiği, 1/2 payın ise halen davacı ve davalının murisi Gülsüm adına kayıtlı olduğu, davacının, annesi Gülsüm'ün 1998 yılında öldüğünü bildirdiği, ancak dosya arasında adı geçenin veraset ilamı veya verasete esas nüfus kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Öncelikle, davacının miras payı, belirlenecek ecrimisil miktarına esas teşkil edeceğinden taşınmazda kayden paydaş olan Gülsüm'ün veraset ilamının ya da verasete esas olacak şekilde nüfus aile tablosunun getirtilmesi ve davacının taşınmazdaki payının belirlenmesi gerektiği açıktır.Öte yandan, ilke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenip sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmesi gerekirken eldeki davada son dönem için belirlenen ecrimisil bedeline TEFE artış oranları uygulanarak önceki dönemler için belirleme yapılmıştır.Ayrıca, ecrimisil davalarında tahakkuk tarihleri itibariyle kademeli yasal faize hükmedilmesi gerektiği ve davacının da talebinin bu yönde olduğu açık olup mahkemece dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiştir.Bir başka hususta, davalı savunmasında, 11 sayılı parseldeki dava konusu dairelerin kullanılabilmesi için zorunlu ve faydalı masraflar yaptığını, ecrimisil istenen dönmelerdeki emlak vergilerinin tarafından ödendiğini ve dairelerin anılan dönemde zaman zaman boş kaldığını bildirip, takas-mahsup talebinde bulunmuş, ancak mahkemece davalının savunması üzerinde de durulmamıştır.Hâl böyle olunca, öncelikle davacının dava konusu taşınmazdaki payının belirlenmesi davalının yaptığı zorunlu ve faydalı masraflar, ödediğini iddia ettiği vergiler ile dava konusu dairelerin ecrimisil istenen dönemde boş kaldığı zamanların olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, takas mahsup def'inin gözetilmesi ve belirlenen ilk dönem ecrimisile ÜFE oranında arttırım yapılmak suretiyle diğer dönemlerin kira bedellerinin tespit edilmesi ile hasıl olacak sonuca göre usûlüne uygun tespit edilecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.Kabule göre de, davacının 2013 yılı Eylül ayında dava konusu edilen taşınmaz yönünden hesabına bir miktar bedel yatırıldığını belirtmiş olması karşısında anılan bedelin hesaplanacak ecrimisilden mahsup edilmemiş olması da doğru değildir.Tarafların temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.