Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12231 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8749 - Esas Yıl 2013





Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması taraf vekillerince yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davacı vekilleri ile davalı vekili geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma ile alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya yeterli değildir.Şöyle ki;1-Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmaz malın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevki ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşır.Mahallinde yapılan keşifler sonucu alınan bilirkişi raporlarında; dava konusu taşınmazın fiilen sulanıp sulanmadığı, sulanıyor ise kaynağı, suyun kendi doğal akışı ile mi taşınmaza ulaştığı, dereden sulanıyorsa bu suyun taşınmazın tamamının sulanmasında her mevsim için yeterli olup olmadığı, ayrıca dereden sulanamadığı zamanlarda taşınmazın ne şekilde sulandığı, yapılan sulamanın başkasının taşınmazındaki bir kuyudan yapılıyor olması durumunda bu sulamanın daimi ve geçerli kabul edilebilmesi için kaynak üzerinde dava konusu taşınmaz lehine bir mükellefiyet kurulmuş olması gerektiğinden bu hususun varlığı ve suyun yeterliliği vb. gibi hususlar tam olarak araştırılmadan, birinci bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın motopomp vasıtasıyla sulandığı gerekçesiyle kapitalizasyon faizi %5 uygulanmak suretiyle sulu tarım arazisi veri cetveli ve ürün münavebesi uygulanmak suretiyle hesaplama yapılmış, ikinci bilirkişi kurulu raporunda ise taşınmazın sulama imkanının olmadığı belirtilerek kuru arazide yetişen münavebe ürünleri kullanılmak ve kapitalizasyon faizi %6 uygulanmak suretiyle değer biçilmiştir.Mahkemece çelişkili şekilde düzenlenen bu raporlara dayalı olarak hüküm kurulmuş olması, 2-Mahkemece dava konusu taşınmazın bedelinin tespitinde değerlendirmeye alınan 1. bilirkişi kurulunun ek raporundaki taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların bedeli olan 1.308,48 TL'nın hesaplamada dikkate alınmayarak eksik kamulaştırma bedeline hükmedilmesi,Doğru görülmemiştir.Buna göre raporlar arasındaki bu çelişki, her iki bilirkişi kurulu tarafından yukarıda belirtilen esaslara göre denetime elverişli biçimde ek raporla giderilerek dava konusu taşınmazın kuru ya da sulu tarım arazisi niteliğinde olduğu kesin olarak belirlendikten sonra belirlenen bu niteliğine uygun kapitalizasyon faizi, münavebe ve verilere göre değer belirlemek suretiyle bir karar verilmelidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı ve davacı yararına takdir edilen 990,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 26.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.