Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12215 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 10719 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ : CEYHAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/03/2008NUMARASI : 2007/251-2008/83Taraflar arasında görülen davada;Davacı, Hazine adına kayıtlı 489 parsel sayılı taşınmazın, imar uygulamasına tabi tutulup, 1455 parsel ve 329 ada 1 parsel olarak davalı Belediye adına tescil işlemlerinin yapıldığını ancak, imar uygulamasının iptaline yönelik idari yargıda açtıkları dava sonucunda mahkemece verilen Belediye Encümen kararının iptaline ilişkin kararın kesinleştiğini fakat, davalı Belediyenin taşınmazın geriye dönüş işlemini yapmadığını ileri sürerek, davalı adına tescil olunan 329 ada 1 parselin, düzenleme öncesi kadastral durumuna dönüştürülerek Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, kesinleşen idari yargı kararları ile iptal edilen imar uygulamalarının mahkeme kararı ile düzeltilmesinin imkansız olduğunu, davacının da İdare Mahkemesinin iptal kararının infazı amacıyla, davalı Belediyeye, geriye dönüştürme istemli başvurusunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, imar parselinin dayanağı bulunan idari kararın idari yargı yerinde iptal edilmiş olması ve yolsuz tescil durumunda kalan mevcut parselin geriye dönüş işleminin Belediyece yapılmaması gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, kadastral parsel kaydının ihyası isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan kanıtlardan 489 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak bir kısmının kadastral parsel olarak bırakıldığı, diğer kısmının da 329 ada 1 sayılı imar parseli olarak tescil edildiği ve davacı Hazine ile dava dışı kişinin paydaş kılındığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, mahkemece imar şuyulandırma işleminin idari yargı yerinde iptal edilerek kesinleştiği buna göre imar sicil kaydının illetten mücerret hale geldiği ve kaydın yolsuz tescil durumuna düştüğü gözetilmek suretiyle kadastral parsel mülkiyet ve geometrik durumun ihyası şeklinde davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.Ancak, tapu iptal ve tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı kuşkusuzdur. 329 ada 1 parselde paydaş olduğu kayden sabit olan A.A..husumet yöneltilip hakkında dava açılmadığı görülmektedir. Dahili dava yoluyla bir kimseye taraf sıfatı kazandırılması da olanaksızdır.O halde mahkemece paydaş A.A.hakkında da dava açılması için davacı Hazineye olanak tanınması, dava açıldığı taktirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi harçtan muaf olmayan Belediyenin nispi harçtan sorumlu tutulmaması, davacı Hazine yararına keşfen belirlenecek değer üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca nispi avukatlık ücretinin takdir ve tayin edilmesi gerekirken keşfen dava değerinin belirlenmemiş olması ve ayrıca nispi harcın belirlenecek değer üzerinden tayin edilmemiş olması doğru değildir.Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.