Hakaret suçundan sanık E.. K..'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1-2-4, 43/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince, iki kez 2.400 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, İstanbul 26. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/10/2013 tarihli ve 2012/297 esas, 2013/952 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.01.2014 gün ve 10957 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;1- İnternet servis sağlayıcısından gönderen bilgisayarın (I.P) numarası ve internet bağlantısı yapılan telefon numarasının sorulması, bu yolla bilgisayarın kime ait olduğunun saptanması gerekirken bu konuda tespit yapılmamasında,2- İddianamede ve kararda suç tarihinin 2011 olduğunun belirtildiği, karar tarihinden önce ve kovuşturma evresinde, 05/07/2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un geçici 1-c. maddesi ile 31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay:Hakaret suçundan sanık E.. K.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, İstanbul 26. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/10/2013 tarihli kararıyla, adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yüze karşı verilen ve hüküm tarihine göre kesin nitelikte bulunan bu kararın infazı aşamasında, eksik kovuşturma yapıldığı ve 6352 sayılı Kanun uyarınca kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:a-Twitter isimli sosyal paylaşım sitesinde oluşturulan hesap üzerinden gönderilen hakaret içeren sözler nedeniyle açılan kamu davasında, 6352 sayılı Kanun’un geçici 1. Maddesi uyarınca kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilmemesinin hukuka uygun olup olmadığı,b- Eksik kovuşturma yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:6352 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinde, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükümlerine yer verilmiştir.6352 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesi ve madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, kanun koyucunun bu düzenleme ile ifade ve basın özgürlüğünü korumayı amaçladığı görülmektedir. Bireylerin basın veya sair yayın vasıtaları yoluyla ortaya koydukları düşünce açıklamaları nedeniyle suçlanmamaları ve haklarında ceza soruşturması veya kovuşturması açılmasının önlemesi amaçlanmış, ayrıca ifade özgürlüğünü ihlal iddialarına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde ülkemiz aleyhine açılan tazminat davalarının azaltılması öngörülmüştür.Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, 6352 sayılı Yasayla basın yoluyla veya sair düşünce açıklamaları yöntemiyle işlenen suçlar için herhangi bir af getirilmemiş veya eylemler suç olmaktan çıkarılmamış, yalnızca 3 yıl süreyle soruşturma ve kovuşturmanın ertelenmesi veya hüküm kesinleşmiş ise infazın ertelenmesi imkanı getirilmiştir. Erteleme kararından itibaren 3 yıl içinde benzer suç işlenmediğinde kovuşturmaya yer olmadığı veya düşme kararı verilecek, suç işlenmesi halinde o suçla ilgili kesinleşmiş hükümle mahkum olunması durumunda soruşturma veya kovuşturmaya devam olunacaktır.6352 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesi uyarınca hakkında erteleme imkanı getirilen suçların bir kısmı basın ve yayın yoluyla diğer bir kısmı ise sair düşünce açıklaması yöntemiyle işlenen suçlardır.5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde; “Basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar….anlaşılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu tanıma göre kitle iletişim araçları vasıtasıyla işlenen ve üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar maddenin kapsamına girecektir. Burada suç ayrımına gidilmediği yalnızca suçun basın veya yayın yoluyla işlenmesinin yeterli olduğu görülmektedir. Basın veya yayın araçları görsel, işitsel, yazılı ve elektronik olabilecektir. Ancak bu araçlar yoluyla işlenen suçun genele açık olması diğer bir deyişle kitle iletişimine açık olması gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında T.. isimli sosyal paylaşım sitesinde oluşturulan ve genele açık olan bir hesap kullanılmak suretiyle hakaret suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır. T.. isimli sosyal paylaşım sitesinin kitle iletişim aracı olması, suça konu mesajların herkese açık oluşu ve suç tarihinin 31.12.2011 tarihinden önce olması gözetildiğinde, sanık hakkında 6352 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesi uyarınca kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilmesi gerekirken, kovuşturmaya devamla mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1- Hakaret suçundan sanık E.. K.. hakkında, İstanbul 26. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 01/10/2013 tarih ve 2012/297 esas, 2013/952 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2- Savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik bozma kararı doğrultusunda, anılan Kanun maddesinin 4/b fıkrası uyarınca yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine,3- Kabule göre bozmanın konusunu oluşturan (1) nolu kanun yararına bozma isteminin, bozma kararının niteliğine göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.