MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanmaGüveni kötüye kullanma suçundan sanığın beraatına ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.Katılan..... şirketiyle yapılan sözleşme gereğince adı geçen şirketin sigorta acenteliğini yapan sanığın, müşterilerinden topladığı 134.713,00 TL'yi şirket hesaplarına aktarmayarak güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında, katılan şirket ile açık hesap usulü çalıştıklarını, hesaplarda karışıklık çıkması ve net borcunun kendisine bildirilmemesi nedeniyle ödemede problem oluştuğunu, alacak borç ilişkisinin devam ettiğini, ancak paranın müşterilerden tahsil edilememesi nedeniyle ödemelerin yapılamadığını, suç işleme kastının bulunmadığını belirterek suçlamaları kabul etmemesine karşılık, katılan şirket vekilince, müşterilerden tahsil edilen paranın sözleşmede belirtilen süre içerisinde şirkete aktarılmadığının ifade edilmesi ve buna ilişkin herhangi bir bilirkişi incelemesi yaptırılmaması karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, katılan şirket yetkililerinin beyanlarına başvurularak, savunmada belirtildiği şekilde hesaplarda bir karışıklığın bulunup bulunmadığı, sözleşmeye rağmen aralarındaki fiili uygulamaya göre poliçe bedellerinin hangi sürelerle ödenmesi gerektiği, müşterilerin taksitle ödeme yapmaları halinde taksit sonu beklemeden tüm poliçe bedelinin sanıktan tahsil edilmek istenilip istenilmediği hususlarının sorulması ile sanığın yetkilisi olduğu acente ile katılan şirkete ait muhasebe kayıtlarını içerir defter ve belgeler, tahsilât makbuzları, ödeme dekontları, haftalık ve aylık hesap özeti mutabakatları yanı sıra aralarında görülmekte olan dava dosyalarının getirtilerek, dosya içerisine konulması ile sanığın savunmalarında belirttiği üzere, katılan şirket ile aralarında açık hesap bulunup bulunmadığı, açık hesap varsa bunun sadece poliçe bedellerine mi yönelik olduğu, sanığın katılan şirkete ne miktarda teminat verdiği, poliçe bedellerinin ödenmesi hususunda süregelen fiili uygulamanın ne şekilde olduğu, sanığın katılan şirketten herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığı, hangi poliçeler için hangi tarihlerde ve ne kadar para tahsil edilip bunun ne kadarının katılan şirkete intikal ettirilmediği, müşterilerden ne şekilde para tahsil edildiği, peşin olarak tahsil edilen paraların iade edilmeme sürelerinin sözleşme ya da oluşan fiili uygulamaya göre makul süreyi aşıp aşmadığı, müşteriler tarafından taksitle yapılan ödemelerin sanıktan peşin olarak mı tahsil edilmek istenildiği, bu kapsamda sanığın ödeme yapmakla yükümlü olduğu tarihler ile toplam ödenmesi gereken meblağın ne kadar olduğu hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sanığın katılan şirkete vermesi gereken paranın ne kadar olduğu, parayı vermemesinin haklı sebeplere dayanıp dayanmadığı hususları kesin surette saptanıp, dosyadaki diğer delillerle birlikte bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm verilmesi,Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.