Taraflar arasında görülen tapu iptali ve vasiyet alacaklısı adına tescil davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; muris M.. Y..'nın maliki olduğu taşınmazları 30 yıl önce tüm mirasçılarına taksim ettiğini, daha sonra taksime göre noterde düzenlenen 11.12.2002 tarihli vasiyetnamesi ile mirasçılarına vesayet ettiğini, Sulh Hukuk Mahkemesinde açılıp okunan vasiyetnameye göre, ... ada .. parsel, ...ada ... parsel ve ara mağzanın müvekkiline vasiyet edildiğinden taşınmazların adına tescilini talep etmiştir.Davalılar yargılamaya katılmamışlar, cevap dilekçesi vermemişlerdir.Mahkemece; .. ada .. parsel yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. .. ada .. parsel yönünden ise; vasiyetnamede davacıya vasiyet edilen bölümlerin okunmasında vasiyetin dava konusu taşınmaza uymadığının tespit edildiği, her ne kadar mahalli bilirkişi binanın 4.katının muris tarafından davacıya verildiğini belirtmiş ise de, taşınmazda kat mülkiyetine geçilmediği için arzdan ayrı olarak paylaştırılmasının mümkün olmadığı, mahalli bilirkişinin beyanından murisin zemine yönelik bir paylaştırma yapmadığı üzerindeki binanın davacıya bırakıldığının vasiyetnameden anlaşılmadığı gibi bırakılsa dahi kat mülkiyeti kurulmadığından bu yerin davacı adına kaydının mümkün olmadığı anlaşılmakla davacının binanın 4.katına yönelik talebinin reddi gerektiği, krokide 12/B olarak gösterilen deponun kendisine düştüğünü belirtse de, taşınmazın bütünün zemini ile ilgili paylaşım yapılmadığı, üst arza tabi olduğundan binalarla ilgili tescil hükmü kurulamayacağı, bu bölümün ifrazının mümkün olmadığı ve parsele bitişik olduğu, mahalli bilirkişinin soyut beyanı dışında buranın davacıya düştüğünün kanıtlanamadığı gerekçe gösterilerek, .. ada .. parsele ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı temyiz etmektedir.HMK.nun 297/2 maddesinde; (1086 sayılı HUMK 388/5) hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.Anılan yasal düzenlemeler dikkate alındığında; somut olayda, mahkemece hüküm kurulurken davacının “ara mağzaya” ilişkin talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.HMK 297/2.maddesi gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak, dava TMK.nun 600.maddesine dayalı olarak açılmış vasiyetnamenin yerine getirilmesine ilişkindir. Ölüme bağlı tasarrufların murisin/ mirasbırakanın iradesi/arzusuna uygun yorumlanması gerektiği kuraldır.11.12.2002 tarihli vasiyetnamede; muris, davacıya “....B.mevkiinde Doğusu: H.A. A., Batısı: Z. Y., Güneyi:Dere, Kuzeyi: A..Mahallesine giden araba yolu ile çevrili fındık bahçesindeki hak ve hisselerinin tamamını” bırakmıştır.Mahkemece keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ise; vasiyetnamede davacıya bırakılan Büyükbahçe mevkiindeki taşınmaz okunduğunda bu yerin ... ada ... parseli gösterdiğini beyan etmiştir. Fen bilirkişi raporunda ise 181 ada 12 parselin kargir 5 katlı bina ve arsası niteliğinde olduğu açıklanmıştır.Bu durum karşısında mahkemece; keşif yapılan ve fen bilirkişinin raporunda; .. ada .. parselin, davacıya vasiyet edilen B. mevkiindeki taşınmaz olup olmadığı hususunda açıklık bulunmadığı dikkate alınmak, ayrıca mahalli bilirkişi beyanındaki “180 ada” ifadesinin maddi hataya dayalı olup olmadığı da ortaya konulmak suretiyle, 181 ada 12 parselin vasiyetnamede bahsigeçen B. mevkiindeki taşınmaz olduğu anlaşıldığı taktirde, dava reddedilmeyip vasiyetname uyarınca ve taleple bağlı kalınarak “B. mevkiindeki Doğusu: H.A.A., Batısı: Z.Y. Güneyi: dere, Kuzeyi: A. Mahallesine giden araba yolu ile çevrili fındık bahçesindeki vasiyetçinin hak ve hisselerinin tamamının davacıya ait olduğunun tespitine” ilişkin hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.