Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 2. İcra Hukuk Mahkemesince talebin reddine dair verilen 17.10.2012 gün ve 2012/286 E.-2012/798 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 12.02.2013 gün ve 2012/31992 E.-2013/3760 K. sayılı ilamı ile;(...1- İcra mahkemesinin ihalenin feshi isteminin reddine yönelik kararı yönünden;Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK.nun 366. ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA),2-İİK.nun 134/2.maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanmalıdır. Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece işin esası incelenerek, istemi esastan reddedilen davacının para cezasına mahkum edilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırı bulunmuştur...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Konya C.BaşsavcılığıHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava; ihalenin feshi istemine ilişkindir.Davacı- borçlu şirket yetkilisi, şirketi aleyhine yapılan icra takibi sırasında, şirket adına kayıtlı işyerinin açık artırma ile satışına karar verildiğini, ancak satış işlemlerinin usulüne uygun yapılmadığını ileri sürerek, 05.03.2012 günlü ihalenin iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı-alacaklı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, şikayete konu ihale hazırlık işlemleri ile yapılan ihalenin yasaya uygun olduğundan bahisle davanın reddine, dava açmada ilk etapta davayı haklı gösterebilecek şekli eksiklikler olduğu kanaati oluşabileceğinden ve bu eksikliklerin olmadığı ancak yargılamayla anlaşıldığından, davacı kesin kötüniyetli olmadığından davacının %10 para cezası ile sorumlu tutulmasına yer olmadığına dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.Mahkemece, davacının ileri sürdüğü fesih koşullarının yargılamayı gerektirdiği, İİK’nın 134/2 maddesinde düzenlenen para cezasının, cebri icra ihalelerinde kötüniyetli ve gereksiz açılan davaların önüne geçmek için düzenlenmiş olup, tamamen şekli bir ceza olmadığı, davacının kötüniyetinin bulunması, en azından kınanabilir olmasının gerekli olduğu, dinlenilen tebliğ memurunun anlatımlarıyla tebligatın geçerli olduğu ve ilanın yapıldığı gazetenin tiraj değerlerine göre de fesih koşullarının oluşmadığı, davacının %10 para cezasına mahkum edilmesinin yasanın amacına ve hakkaniyete uygun olmadığı gerekçeleriyle önceki kararda direnilmiştir.Direnme kararını temyize Konya C. Başsavcılığı getirmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İİK’nın 134/2.maddesinde düzenlenen para cezası hükmünün emredici nitelikte olup olmadığı ile mahkemece re’sen uygulanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın C.Başsavcılığınca temyiz edilebilir olup olmadığı hususu önsorun olarak değerlendirilmiştir:Bilindiği üzere; Cumhuriyet savcılarının asıl görevleri ceza hukuku ve ceza yargılama hukuku alanındadır. Gerek ülkemizde gerekse yabancı hukuklarda savcılık kurumuna duyulan ihtiyaç, temelde ceza yargılamasında kendini hissettirmiştir. Ancak başlangıçta suç işlendiğinde ihlâl edilen kamu yararını koruma amacıyla ihdas edilen bu kuruma, zamanla özel hukuka ilişkin kamu düzeninin önem taşıdığı hâllerde bir takım görevler verilmiştir. Bu şekilde Cumhuriyet savcılarına medenî usul hukukuna (hukuk davalarına) ilişkin istisnaî de olsa kamu yararının korunması düşüncesi ile adlî görevler yüklenmiştir.Buna göre istisnaî bu görevler üç gruba ayrılır:1) Cumhuriyet savcısının bazı hukuk davalarını açabilme yetkisi2) Cumhuriyet savcısının açılan bir kısım hukuk davalarına katılabilme yetkisi3)Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bazı hukuk davalarında verilen kararları kanun yararına temyiz edebilme yetkisi.Cumhuriyet savcısına tanınan yetkiler, istisnaî durumlarda kamu yararının korunması düşüncesi ile düzenlenmiştir. Ancak Cumhuriyet savcılarının bu yetkileri genel olmayıp, kanunda öngörülen belli şartlarda ve davalarda geçerlidir. Bir başka anlatımla Cumhuriyet savcıları kamu yararı bulunan her hukuk davasına katılamazlar.Cumhuriyet savcısı hukuk davası açmaya yetkili olduğu hâllerde, başka bir ilgilinin açmış olduğu davaya da katılabilir. Bu şekilde yargılama sırasında kamu adına davaya katılıp, verilen hükmü temyiz edebilir ve yargılamanın yenilenmesi yoluna da başvurabilir.Cumhuriyet savcısının bir hukuk davası açabilmesi veya hukuk davasına katılabilmesi ve bunların sonucu olarak bir hukuk mahkemesi kararını temyiz edebilmesi için bu hususlara olanak sağlayan bir kanun hükmünün varlığı zorunludur (SALDIRIM, Mustafa; Özel Hukukta Cumhuriyet Savcısının Görevleri, Turhan Kitabevi, Ankara 2005, sh-1, 33). Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, ihalenin feshi davasında Cumhuriyet savcısına yukarıda anlatıldığı şekilde davaya katılma veya verilen kararı temyiz edebilmesine olanak sağlayan bir kanun hükmü bulunmamaktadır.Bu nedenle önsorunun kabulü ile Konya C.Başsavcılığının temyiz isteminin reddine karar verilmelidir.S O N U Ç : Konya C.Başsavcılığının temyiz isteminin REDDİNE, 15.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.