Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12011 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4450 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; davacının babası muris H. Y.'ın 09.05.2005 tarihinde vefat ettiğini, geriye davacı ve davalıları mirasçı olarak bıraktığını, muris H. Y.'ın 10.02.1998 tarihinde vasiyetname düzenlediğini, vasiyetnamenin düzenleme yeri bulunmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, ayrıca murisin vasiyetnamede 5080 ada 22 parselde bulunan 146 m2 arsanın üzerindeki bir bodrum, bir giriş ve üç normal kattan oluşan binanın giriş kat üstü ve onun üstü olan iki kata karşılık 20/45 hissesini vasiyetnamenin düzenlendiği gün davalı S.. Y..'a devir ettiğini, bu devrin nedeni olarak binanın 3. 4 ve 5.katlarının davalı S.. Y.. tarafından yaptırıldığı ve buna kimsenin itiraz etmemesi gerektiğinin vasiyetnamede açıklandığını, ayrıca murisin aynı vasiyetname ile sünnet hediyesi olarak diğer davalı C.. Y..'a bir daire bıraktığını, murisin davalı S.. Y..'a tapuda yaptığı devir işleminin mirasçılardan mal kaçırmak nedeniyle yapıldığından devir ve tescil işleminin ve vasiyetnamenin iptalini, vasiyetnamenin iptali talebinin reddi halinde saklı payı aşan vasiyetnamenin tenkisine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı S.. Y.. vekili cevabında; murisin tasarruf nisabını aşan bağışlamalarda bulunmadığını, murisin davalı oğlu S.. Y..'a binayı kendisinin yapmış olması nedeniyle, adeta kat karşılığı bina yapan bir müteahhit gibi 3. ve 4. katların hissesi olan 20/45 hissesini sağlığında devir ettiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; murisin asıl amacının davacı taraftan mal kaçırmak ya da mirasçıların saklı payını ihlal etmek olmadığı, dava konusu vasiyetnameye konu arsa nitelikli 146 m2 miktarlı taşınmaz üzerinde bulunan binanın 3 ve 4 numaralı dairelerin davalı S.. Y.. tarafından yaptırılması nedeniyle buna karşılık bu dairelere isabet eden 20/45 payı bu davalıya vasiyet ettiği aynı günde tapuda davalı adına devrettiği, aynı binanın en üst katını ise torunu olan davalı C.e sünnet hediyesi olarak vasiyet ettiği, murisin vasiyetnamesinde davacıların saklı payını ihlal etme iradesinin olmadığı, davacı yararına tenkis koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle tenkis talebinin reddine, vasiyetnamenin iptali ve tescil isteminin de kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, vasiyetnamenin tenkisi isteğine ilişkin olup, tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Yasa uygulanacaksa bir aylık, 4721 sayılı Yasa uygulanacaksa 3 aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (MK.565) Mirasbırakanın Medeni Kanunun 564.maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir.Somut olayda, mahkemece mahallinde yapılan keşif neticesinde alınan üçlü bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın tamamının davalı tarafın seçimlik hakkını kullandığı tarih olan 26.03.2013 tarihi itibariyle değerinin 880.000 TL olduğu, davacının saklı payı sabit tenkis oranının davalı S.. Y.. yönünden %13,78 olup davalı tarafın seçimlik hakkının kullanıldığı tarihteki güncel parasal karşılığının ve davalının davacıya ödemesi gereken miktarın 48.230 TL olduğu, davalı C.. Y.. yönünden %15,14 olup davalı tarafından seçimlik hakkının kullanıldığı tarihteki güncel parasal karşılığının ve davalının davacıya ödemesi gereken miktarın 16.654 TL olduğu belirtilmiş, bu suretle murisin yaptığı tasarruflarla davacının saklı payının ihlal edildiği anlaşılmıştır.Bu durumda, tenkis davasının dinlenebilmesi şartlarından birisini oluşturan; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olduğu, dosya kapsamıyla sabit olmasına rağmen mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile murisin davacıların saklı payını ihlal etme iradesi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.