4721k/194, 193
Taraflar arasındaki “ipoteğin kaldırılması” davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesince davanın kabulüne
dair verilen 27.07.2011 gün ve 2011/29 E. 2011/964 K. sayılı kararın
incelenmesi davalılardan T.V. Bankası T.A.O. vekili tarafından
istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15.10.2012 gün ve
2011/23336 E. 2012/24471 K. sayılı ilamı ile; “… Davacının eşi olan
davalılardan M.’in adına tapuda kayıtlı olan ve aile konutu olarak
kullanılan taşınmaz üzerine 30.11.2007 tarihinde dava dışı A. Makine ve
Boya Sanayi Limitet Şirketinin kullandığı kredinin teminatını teşkil
etmek üzere ipotek tesis edildiğinde çekişme bulunmamaktadır. Dava dışı
şirketin ortakları arasında davacı ve davalı eş M.’in müşterek çocukları
olan M. ve S. da bulunmaktadır. M. ve S., dava konusu taşınmazda davacı
ve davalı M. ile birlikte oturmaktadır. İpotek işlemi, davacı ve davalı
eş ile aynı çatı altında oturan müşterek çocukların kullandığı krediye
teminat teşkil etmek üzere kurulmuş bulunmasına göre, M. ve S.’ın annesi
olan davacının ipotek işlemini bilmemesi hayatın olağan akışına aykırı
düşer. Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken
dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye
kullanımını hukuk düzeni korumaz (TMK.md.2). Davacının, Türk Medeni
Kanununun 194. maddesindeki korumadan faydalanmasına imkan
bulunmamaktadır. Davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü
doğru görülmemiştir…” Gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya
yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece
önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek
direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki
kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, aile
konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı
vekili, müvekkili ile davalının 15.06.1982 tarihinden bu yana evli
olduklarını, davalı eş adına tapuda kayıtlı olup 1997 yılından itibaren
müşterek çocukları M.P. ve S.P. ile birlikte yaşadıkları ve 4721 sayılı
Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 194. maddesi anlamında aile konutu
niteliğinde bulunan taşınmazın, davalı eş tarafından müvekkilinin
bilgisi ve muvafakati dışında, dava dışı A. Makine Boya San. Tic. Ltd.
Şti. ile diğer davalı T.V. Bankası T.A.O. arasında imzalanan kredi
sözleşmesinin teminatı olarak davalı banka lehine ipotek ettirildiğini,
kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı bankaca başlatılan icra takibi
üzerine bu durumdan haberdar olunduğunu, davalıların kötüniyetli
olduklarını, müvekkilinin ipotek işlemine açıkça muvafakatinin
bulunmadığını ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin
kaldırılmasını ve icra takibinde taşınmazın satışının teminatsız olarak
durdurulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı T.V. Bankası T.A.O.
vekili, dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair
bir şerhin bulunmadığını, müvekkili bankanın iyiniyetli olduğunu
belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı M.P., yapılan usuli
tebligata rağmen yargılamalara katılmamıştır. Mahkemece, TMK’nın 194/1.
maddesinde eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlamanın aile konutuna
şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı, üçüncü kişinin
iyiniyetli olup olmamasının herhangi bir öneminin bulunmadığı, eldeki
davada davacı eşin rızası alınmaksızın aile konutunun ipotek olarak
davalı eş tarafından gösterilmesinin TMK’nın 194/1 maddesine aykırılık
teşkil ettiğinden bahisle davanın kabulü ile dava konusu aile konutu
üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına dair verilen karar, davalı T.V.
Bankası T.A.O. vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda
açıklanan nedenlerle oyçokluğu ile bozulmuştur. Mahkemece, önceki
gerekçelerle ipoteğin kaldırılmasına dair ilk kararda direnilmiştir.
Direnme kararı, davalı T.V. Bankası T.A.O. vekili tarafından temyiz
edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ipotek
işleminin davacı ve ipotek veren davalı ile aynı çatı altında oturan
müşterek çocukların kullandığı krediye teminat teşkil etmek üzere
kurulmuş bulunmasına göre, bu hususun davacının ipotek işleminden
haberdar olup bu işleme muvafakat ettiği anlamına gelip gelmediği
noktasında toplanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194/1.
maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça,
aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu
devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu
madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte
yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır.
Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu
için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o
konut aile konutu özelliğini taşır. Anılan madde hükmü ile getirilen
sınırlandırma, emredici niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden
feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz
ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir.
TMK’nın 193. maddesi ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan
hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte TMK’nın
194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal
işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin
hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin” korunması amacıyla
sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin açık rızası
bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile
konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş aile konutundaki
yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi
tek başına bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma ancak diğer
eşin açık rızası alınarak yapılabilir. TMK’nın 194. maddesi yetkili
eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle sözkonusu
izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak
maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “açık” olması gerekir
(GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk Medeni Kanununun Getirdiği Yeni Şerhler;
Vedat Kitapçılık, İstanbul 2007, Birinci Basıdan İkinci Tıpkı Bası,
41-42 sh.). Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan
faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin
kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma
tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin açık rızası şarttır.
Somut olayda, davalı eş dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalı
banka lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davalı banka
tarafından davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Yukarıda açıklanan
kurallar çerçevesinde ipotek işleminin, davacı ve davalı eş ile aynı
çatı altında oturan müşterek çocukların kullandığı krediye teminat
teşkil etmek üzere kurulmuş bulunmasının da önemi bulunmamaktadır. Bu
durumda, TMK’nın 194/1 maddesi eşin açık rızasını aradığından, yapılan
işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır. Hukuk Genel Kurulunda
yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; ipotek işleminin
kurulmasına neden olan, davacı ve davalı eş ile aynı çatı altında oturan
müşterek çocukların kullandığı krediden ve dolayısıyla da ipotek
işleminden davacı eşin haberdar olmadığını kabul etmenin hayatın olağan
akışına aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan
nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. Hal böyle
olunca, mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun
değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi ve bu kararda
direnilmesi usul ve yasaya uygun olup; direnme kararının onanması
gerekir. SONUÇ : Davalı T.V. Bankası T.A.O. vekilinin temyiz
itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan
nedenlerden ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (13.637,70 TL) harcın
temyiz edenden alınmasına, 15.04.2015 gününde oyçokluğu ile karar
verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Ceza Mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesinde bağlayıcılığı
Taraflar
arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair
verilen 17.12.2009 gün ve 2008/252 E. 2009/308 K. sayılı kararın
incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.
Hukuk Daires
Kat mülkiyetinde ve site mülkiyetinde yöneticinin temsil yetkisine giren işlerden dolayı icra takibi - Taraf sıfatı
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun İcra Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda borca itiraz ettiği, Mahkemece 21.09.2011 tarihinde verilen kararla, bono metninde “....bedeli ma
Avukatın yapamayacağı işler- ortak çalışan avukatlar da işi yasal olarak reddetmek zorundadır.
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38.maddesinde avukatın işi ret mecbureyetinde olduğu haller gösterilmiş, aynı maddenin (c) bendi; “Avukatın evvelce hakim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak görev yapmış olmasını” işi reddetme sebebi olarak kabul etmiş, aynı maddenin son fıkrasın
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?