Ceza Genel Kurulu 2013/748 E. , 2015/120 K.ASKERLİKTEN KURTULMAK İÇİN HİLE YAPMAKSANIĞIN ASKERLİĞE ELVERİŞLİ OLUP OLMADIĞIMEVCUT RAPORLAR ARASINDA ÇELİŞKİ BULUNMASIADLİ TIP KURUMUNDAN RAPOR ALINMASI GEREĞİASKERİ CEZA KANUNU (1632) Madde 81
"İçtihat Metni"Askerlikten
kurtulmak için hile yapmak suçundan sanığın 1632 sayılı Askeri Ceza
Kanununun 81 ve TCK'nun 53. maddeleri uyarınca üç yıl hapis cezasıyla
cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, İzmir 4. Asliye Ceza
Mahkemesince verilen 24.02.2011 gün ve 1010-231 sayılı hükmün sanık
müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay
7. Ceza Dairesince 10.10.2012 gün ve 4954-25675 sayı ile;"Sanık
çocukluğunda kaza ve felç geçirdiğini, hastalığı nedeniyle zaman zaman
kriz geldiğini, psikolojik rahatsızlığı olduğunu, hastaneye sevk
edildiği sırada da hasta olduğunu, askerlikten kurtulmak için hastane
görevlilerini yanıltmadığını ve hile yapmadığını belirtmiş, İzmir Hava
Hastanesince düzenlenen sağlık kurulu raporunda; sosyabilitesi yetersiz,
bilinci açık, algı ve yönelim yetersiz, fikir akış hızı ve ritmi
yavaşça, amaca güç varıyor, fikir içeriği fakir, dikkat az, bellek ve
yargılama yetersiz, çocuksu davranışlar içerisinde, takvim yaşına
uygunsuz olarak günlük olaylardan habersiz basit hesaplamalar yapamıyor,
embesilite, klinik muayene sonucu askerlik eğitimini öğrenemeyeceğinin
belirtildiği, sanık hakkında düzenlenen Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas
Kurulu raporunda ise; sanığın defansif tutum sergilediği, samimi
katılım göstermediğinin gözlemlendiği, rijit bir düşünce yapısı
bulunduğu, kontrollü tepkiler verdiği, paranoid eğilimlerinin bulunduğu,
gerçeği değerlendirme ve realiteye uyum becerisinin yeterli olduğu,
zekâ değerlendirmesi için yapılan lâb testinde lakayıt davranmak
suretiyle simülasyon çabası içine girdiğinin gözlendiği, şuur ve hareket
serbestisini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede
herhangi bir akıl hastalığı veya zekâ geriliği saptanmadığının
belirtildiği cihetle iki rapor arasında çelişki bulunduğu gözetilerek
hakkında İzmir Askeri Hastanesi raporuna ilişkin evraklar ve diğer
belgeler getirtilip, sanık ile birlikte Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna
sevk edilerek, akıl hastalığı veya zayıflığının olup olmadığı, İzmir
Hava Hastanesinden askerliğe elverişli olmadığı yönündeki bulgular
konusunda alınan raporun düzenlenmesi sırasında herhangi bir hile yapıp
yapmadığı ve askerliğe elverişli olup olmadığı sorulup sonucuna göre
hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden ve raporlar
arasındaki çelişki de giderilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde
hüküm tesisi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi ise 29.01.2013 gün ve 1834-48 sayı ile;"Sanığın
gerçek haline aykırı olarak geri zekâlı kanısı uyandıracak şekilde
fotoğraf çektirip görüntü vererek ve davranışlar sergileyerek
askerlikten kurtulmak amacıyla hareket edip rapor aldığı, sürücü
belgesine ait raporu, gerçek görünümüne ilişkin nüfus cüzdanı ve Adli
Tıp Kurumu raporu ile tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır" şeklindeki
gerekçeyle ilk hükmünde direnmiştir.Bu hükmün sanık müdafii
tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
13.11.2013 gün ve 119468 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay
Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca
değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.CEZA GENEL KURULU KARARIÖzel
Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken
uyuşmazlık; sanığın askerlikten kaçmak için hile yapmak suçunun sabit
olup olmadığının tespiti amacıyla, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan
rapor alınmasına gerek olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;01.06.1981
doğumlu olup, lise birinci sınıfta devamsızlıktan kalan, ertesi yıl
okuldan ayrılan sanığın, askerlik yoklamasını yaptırabilmek amacıyla
başvurduğu askerlik şubesince İzmir Hava Hastanesine sevk edildiği, söz
konusu hastaneye kafası sol yana eğik, kirli sakallı, ağzı hafif açık,
sol üst yukarıyı gösteren bön bakışlı, yakası açık, aptal görünümlü,
psikiyatri hastası izlenimi vermeye çalışılan fotoğrafla başvurduğu,
hastane görevlilerince düzenlenen 23.02.2001 tarihli raporda; ailesinden
alınan bilgiye göre ateşli hastalık geçirmediği, ilkokula gidemediği,
herhangi bir işte çalışamadığı, yardımsız iş yapamadığı, psikiyatri
laboratuarında test uygulanmadığı, yapılan görüşme, gözlem ve
refakatçiden alınan bilgilere göre embesilite olarak değerlendirildiği,
ruhsal muayenesinde; yaşına göre konuşmalarının az, çocuksu ve tek tek
kelimeler halinde olduğu, bakımı az, mizacı çocuksu, enuverzis, bilinci
açık, sosyabilitesi ve algı yönelimi yetersiz, fikir akış hız ve ritmi
yavaş, amaca güç varıyor, fikir içeriği fakir, dikkati az, bellek ve
yargılama yetersiz, duygulanım çocuksu, davranışlar takvim yaşına göre
uyumsuz, günlük olaylardan habersiz, basit hesaplamaları yapamıyor,
anamnez, gözlem ve klinik muayenesi neticesinde askerlik yapamayacağı ve
askerlik eğitiminin öğretilemeyeceği bilgilerine yer verildiği,Eruh
Askerlik Şubesi tarafından düzenlenen tutanakta; yoklamasını yaptırmak
için Söke Askerlik Şubesine kafası sola eğik, kirli sakallı, ağzı hafif
açık, sol üst yukarıyı gösteren bön bakışlı, aptal görünümlü, psikiyatri
hastası izlenimi vermeye çalışılan fotoğrafla müracaat ettiği, askeri
hastaneden embesilite nedeniyle askerliğe elverişli bulunmadığına
ilişkin rapor aldığı, gerçekte sağlıklı ve hiçbir rahatsızlığı
olmamasına rağmen askerliğe elverişli olmadığı yönündeki raporu başka
bir kişiyi yerine muayeneye göndererek aldığı, kontrol muayenesine sevk
edildiği, ancak gitmediği, vermiş olduğu adreslerin de sistemde kayıtlı
olmadığı, yapılan araştırma neticesi sürücü belgesi sahibi ve potansiyel
vergi mükellefi olduğunun belirlendiği, bu nedenle hakkında askerlikten
kurtulmak için hile yapmaktan suç duyurusunda bulunulması gerektiğinin
ifade edildiği,04.01.2002 tarihinde sürücü belgesi aldığı, söz
konusu belgeyi alabilmek için gerekli görülen raporda; göz, kulak burun
boğaz, ortopedi, psikiyatri ve iç hastalıkları bakımından sağlam
olduğunun belirtildiği, bu raporda yer alan fotoğrafta, askeri hastane
tarafından tanzim olunan rapordan farklı olarak herhangi bir anormal
durumun gözlemlenmediği,Torbalı Devlet Hastanesince düzenlenen
raporda ise; ruhsal ve zihinsel yönden kesin kararın verilebilmesi için
müşahede altında sevkinin uygun olduğunun bildirildiği,Adli Tıp
Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulunca ilk rapordan yedi yıl sonra düzenlenen
27.10.2008 tarihli raporda; yapılan muayene sonucunda cezai
sorumluluğunu müessir, şuur ve hareket serbestîsini ortadan kaldıracak
veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zekâ
geriliğinin saptanmadığı, adli dosyasının tetkikinde mezkûr suçu
işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve eylemi
ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan
kaldıracak boyutta, akli arıza içinde olduğuna delalet edecek herhangi
bir tıbbi bilgi ve belgeye rastlanmadığı, bu duruma göre sanığı
bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğunun belirtildiği,Anlaşılmaktadır.Sanık;
hile yaparak askerliğe elverişli olmadığına ilişkin rapor almadığını,
suça konu raporu alırken hileli davranışlarda bulunmadığını, üç yaşında
sıcak suya düşmesi neticesinde vücudunda yanık oluştuğunu, onüç yaşında
felç geçirdiğini, trafik kazası sonucu sol kolunun kırıldığını,
psikolojik rahatsızlıklarının devam ettiğini savunmuştur.Uyuşmazlık
konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılması bakımından, öncelikle
sanığın üzerine atılı askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçuna
ilişkin yasal düzenleme ile Adli Tıp Kurumu Kanununun uyuşmazlığın
çözümüne ışık tutabilecek hükümlerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 81. maddesi;"Askerlik
çağına girenlerden askerlikten büsbütün veya kısmen kurtulmak kasdile
ismini değiştirenler, başkasını kendi yerine tabib muayenesine veya
askere gönderenler, başkasının hüviyet cüzdanını veya askeri vesikasını
kullananlar, askerlik işlerinde sahte şehadetname veya evrak kullanan
yahut her ne suretle olursa olsun hile ve desise yapanlarla kıt'aya veya
bir müesseseye intisab ettikten sonra kendisinin yapmağa mecbur olduğu
hizmetten büsbütün veya kısmen kurtulmak kasdile hile yapanlar on seneye
kadar ağır hapis cezasile cezalandırılırlar.Yukarıdaki fıkrada
yazılı cezalar suç ortaklarına da uygulanır. Az vahim hallerde altı
aydan beş seneye kadar hapis cezası verilir" şeklinde hüküm altına
alınmıştır.Anılan maddeyle, askerlik çağına gelmiş olup, askerlikten
ya da zorunlu bulunduğu muvazzaflık hizmetinden tamamen veya kısmen
kurtulmak maksadıyla hile yapanlar ve suç ortaklarının cezalandırılması
öngörülmüştür. Askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçuyla korunmak
istenen hukukî yarar, askerlik yükümlülüğü veya hizmetinin zamanında ve
eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi, başka bir ifadeyle askerlik
hizmetinin kanunlarda belirtilen usul ve esaslar dahilinde, dürüst, adil
ve eşitlik ilkesine uygun bir şekilde ifasını sağlamaktır.Askerlikten
kurtulmak için hile yapmak suçunun sahte evrak veya hileye elverişli
her türlü fiil ve hareketle işlenmesi mümkündür. Suça konu eylem
değerlendirilirken, söz konusu fiil ve hareketlerin bu hususta işlem
yapmakla görevli kimseleri aldatabilecek nitelikte olması, aldatma
kabiliyeti bulunup bulunmadığı belirlenirken hilenin ortalama dikkat ve
muhakeme yeteneğine sahip bir kimseyi aldatmaya elverişli olması
gerekmektedir. Failin hareketlerinin aldatma yeteneğine sahip
bulunmamasına rağmen, ilgili kurum görevlilerinin ibraz olunan bir belge
üzerinde ya da ortaya konulan davranışlar karşısında yerine getirmesi
gereken inceleme, karşılaştırma ve kontrolleri özensiz veya dikkatsiz
bir biçimde yapması yahut hiç yapmaması sonucunda amaçlanan neticenin
meydana gelmesi halinde ise suç oluşmayacaktır.2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun adli tıp genel kurulunun görevleri başlıklı 15. maddesi de;"Adli Tıp Genel Kurulu;a)
Adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de
mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince
kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle
bildirilen işleri,b) Adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri,c) Adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,d) Adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,e)
Adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas dairelerinin ve adli
tıp şube müdürlüklerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan
çelişkileri,f) Adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp kurumu
dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında
ortaya çıkan çelişkileri,Konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar" şeklinde düzenlenmiştir.Yukarıdaki
kanuni düzenlemeler uyarınca, soruşturma ya da kovuşturma aşamasında
Adli Tıp İhtisas Kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de
mahkemeler, hâkimlikler ve Cumhuriyet savcılıklarınca kanaat verici
nitelikte bulunmayan konular ile ihtisas kurulları ve diğer sağlık
kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasındaki çelişkileri
giderebilmek için Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınabilecektir.Öte
yandan ceza muhakemesinin amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler
nazara alınarak, somut gerçeğin her türlü şüpheden uzak biçimde kesin
olarak ortaya çıkarılmasıdır. Bu bağlamda gerek 1412 sayılı CMUK,
gerekse 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu; adil, etkin ve hukuka uygun
bir yargılama yapılarak maddi gerçeğe varmayı amaç edinmiştir. Bu
nedenle, ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp
değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak
tecelli edebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edecek tüm
kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;Sanığın
kaza ve felç geçirdiğini, psikolojik rahatsızlıkları bulunduğunu,
askerlikten kurtulmak için hile yapmadığını, hastaneye sevk edildiği
sırada da hasta olduğunu savunması, İzmir Hava Hastanesince düzenlenen
raporda; bilincinin açık, sosyabilitesinin, algı, bellek ve yönelimi ile
yargılamasının yetersiz, fikir akış hızı ve ritminin yavaş olduğunun,
amaca güç vardığının, fikir içeriğinin fakir, dikkatinin az, çocuksu
davranış içerisinde olduğunun, takvim yaşına uygunsuz olarak günlük
olaylardan habersiz olduğunun, basit hesapları yapamadığının, embesilite
olarak değerlendirildiğinin, yapılan klinik muayenesi neticesinde
askerlik eğitimini öğrenemeyeceğinin ifade edilmesi, söz konusu rapordan
yaklaşık yedi yıl sonra sevk edildiği Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas
Kurulunca düzenlenen raporda; defansif tutum sergilediği, samimi katılım
göstermediği, rijit düşünce yapısı olduğu, kontrollü tepkiler verdiği,
paranoid eğilimi bulunduğu, gerçeği değerlendirme ve realiteye uyum
becerisinin yeterli olduğu, zekâ değerlendirmesi amacıyla yapılan lâb
testinde lakayıt davranmak suretiyle simülasyon çabası içerisine
girdiğinin gözlendiği, şuur ve hareket serbestisini ortadan kaldıracak
veya azaltacak mahiyet ve derecede akıl hastalığı ve zekâ geriliğine
rastlanmadığının belirlenmesi, ancak söz konusu raporda askerliğe
elverişli olup olmadığına ilişkin açıklama bulunmaması karşısında, İzmir
Askeri Hastanesi raporuna ilişkin evrak ve diğer belgeler getirtilerek,
sanıkla birlikte Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna sevk edilip, her iki
rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi ile akıl hastalığı veya
zayıflığı bulunup bulunmadığı ve askerliğe elverişli olmadığı yönündeki
raporun düzenlenmesi sırasında bir hile yapıp yapmadığı, buna bağlı
olarak askerliğe elverişli olup olmadığı her türlü şüpheden uzak bir
biçimde ortaya konularak, sonucuna göre hukuki durumunun
değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.Bu itibarla, yerel
mahkeme direnme kararının, sanığın askerliğe elverişli olmadığına
ilişkin raporu ve evrak ile cezai ehliyetinin tam olduğuna yönelik tıbbi
belgeleri getirtilip, Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna sevk edilerek, iki
rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi ve akıl hastalığı veya
zayıflığı bulunup bulunmadığı, askerliğe elverişli olmadığı yönünde
tanzim olunan raporun düzenlenmesi sırasında herhangi bir hile yapıp
yapmadığı, buna bağlı olarak askerliğe elverişli olup olmadığı her türlü
şüpheden uzak bir şekilde ortaya konulup, sonucuna göre hukuki
durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırmayla hüküm
kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1-
İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2013 gün ve 1834-48 sayılı
direnme kararının, sanığın askerliğe elverişli bulunmadığına ilişkin
raporu ile üzerine atılı suça ilişkin cezai ehliyetinin tam olduğuna
yönelik tıbbi belgeleri ilgili hastane ve kurumlardan getirtilip, Adli
Tıp Kurumu Genel Kuruluna sevk edilerek, iki rapor arasındaki çelişkinin
giderilmesi ve akıl hastalığı veya zayıflığı bulunup bulunmadığı,
askerliğe elverişli olmadığı yönünde tanzim olunan raporun düzenlenmesi
sırasında herhangi bir hile yapıp yapmadığı, buna bağlı olarak askerliğe
elverişli olup olmadığı her türlü şüpheden uzak bir şekilde ortaya
konulup, sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesin gerekirken,
eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,2-
Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına
TEVDİİNE, 21.04.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar
verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Esastan verilmiş bir ret kararı olduğundan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince nisbi vekalet ücreti verilmelidir
(...Davacı vekili, 24.12.2008 tarihli sözleşme ile davalının T. Markası altında bayilik faaliyetinin gerçekleştirdiğini, davalıya ait taşınmaz üze-rinde 2021 yılına kadar lehlerine intifa hakkı verildiğini ve intifa bedelinin peşin olarak ödendiğini, Rekabet Kurulunun bayilik sözleşmelerini 5 yıl il
icra müdürünün tebligat yapılan kişilerin varlığını araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı -hatalı tebligat - bakanlığa açılan dava -görev
Davacı M.. S.. vekili Avukat S.. B.. tarafından, davalılar T.C. Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü vdl. aleyhine 19/12/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca
ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna - istinaf süresi
MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİA) Davacı Talebinin Özeti:Davacı vekili, davalılara ait iki ayrı gayrimenkule ihtiyati tedbir konulmasına yönelik talebin reddine dair mahkemece verilen ara kararın hukuka ayrı olduğunu ileri sürerek, bahsi geçen ara kararın bozulmasını talep etmiştir.-B) Davalı Cevabının Öze
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?